Sevgili okuyucularım sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum
Bildiğiniz gibi yakın bir zamanda LGS ve YKS tamamlandı. Bu süreçte 8. ve 12. Sınıfta olan kardeşlerimiz iyi bir lise ve üniversite için bu sınavlarda ter döktü. Şimdi ise sıra tercihlerde. LGS tercih süreci başladı. YKS de yakında başlar. Öğrenciler ve veliler için zor bir süreç. İnşaAllah hepsi hayalindeki yerlere ulaşırlar.
Ama biliyoruz ki bu böyle olmayacak. Ben burada eğitim sistemini eleştirecek değilim. Zaten bilinen ve sürekli eleştirilen bir sistem. Eleştirilerin haklı yönleri var. Bir de sürekli başka ülkelerin eğitim sistemleri ile karşılaştırma eğilimi var ki, ben buna karşıyım. Çünkü her ülkenin kendine göre milli ve manevi dinamikleri vardır. Psikolojik ve sosyolojik yapıları örtüşmez. Bu yüzden başka bir ülkenin eğitim sistemini adapte etmekte çözüm değildir. Başarısızlıklar hem sistem hem de öğrenci bazında birer sonuçtur. Aslında nedene odaklanmak gerekir. Bence en büyük nedenimiz öğrencilerimizi sadece akademik odaklı bir sisteme dâhil etmek. Bunu aşabilmek için ilgi ve yetenek odaklı bir sistem geliştirilmeli ve öğrencilerimiz bu çerçevede ilerlemelidir. Bu ilkokul seviyesinde başlamalı ve liseye gelene kadar her öğrenci ilgi ve yeteneği doğrultusunda geleceğini büyük oranda planlamış olmalıdır. İşte o zaman üniversite sınavlarında bu büyük yığılmaların önüne geçmiş oluruz. Ara eleman ihtiyacımızı karşılamış oluruz. Kısacası eğitim sistemi adına şikâyet ettiğimiz ne kadar negatif durum varsa ortadan kalkacaktır.
Bu işin görünür tarafı tabi. Aslında bugünün gençliğine baktığımızda eğitim sistemiyle birlikte gençler farklı noktalarda da sıkıntı yaşamaktadırlar. Gençlik, gelecek kaygısı ve sosyal medya arasında sıkışmış bir durumda hissediyor kendini. Milli manevi değerler kapsamında yeterli bir noktada değiller. Tamamen madde odaklı bir hayata odaklanmış durumdalar. Sevgi, şefkat ve merhamet duyguları bilinçaltı kurgulama yöntemleri ile ya bertaraf edilmiş ya da çok gerilere atılmış durumda. İşte asıl halletmemiz gereken nokta burası. Gençlerimiz ister akademik olarak ilerlesin ister farklı noktada ilerlesin, gençlerimize sevginin, şefkatin ve merhametin önemi ve gerekliliği verilemezse işte bu problemler devam edecektir. Çünkü onlar da bu toplumun geleciğidir. Gelecek gençliğin. Bugün biz varız ama yarın bizim olduğumuz yerde onlar olacaklar. Sevgiden, şefkatten ve merhametten yoksun bir gençlik, hiçbir zaman ne kendine ne çevresine faydalı olmaz. Sevgiyi, şefkati ve merhameti bilen insan, empatik olur, kendinden çok karşısındakini düşünür, vicdanı ile hareket etmeye başlar. İşte tüm bunlar ekseninde yetişen gençlik geleceğin toplumunu da bunun üzerine inşa eder. Bu da toplumda sevginin, şefkatin, merhametin, huzurun ve mutluluğun hâkim olması demektir. Ayrıca sevginin hâkim olduğu bireyde ve toplumda sanat gelişir. Sanatın ise bireyde ve toplumda gelişmesi kaliteyi arttıracaktır. Kalitenin artması ise bireysel ve toplumsal olarak estetiğin ve güzelliğin hâkimiyeti demektir. Tüm bunlarla birlikte sevginin, sanatın ve kalitenin hâkim olduğu bir toplumda hiçbir şekilde şiddet ve nefret barınamaz.
Tüm bu bilgiler ışığında değerlendirdiğimizde bugün gençlerimizin asıl halledilmesi gereken sorunlarının asıl kaynağı olan sevgisizliğin çözülmesidir. Olumsuz sonuçlara odaklanmak yerine tüm bu olumsuz sonuçların kaynağı olan sevgisizliğin ortadan kaldırılması için çaba gösterilmelidir. Sevginin hâkim olması ile tüm pozitif durumlar hem gençlerimizi hem de toplumuzu saracaktır. Sevgi Seferberliği işte bu yüzden de şarttır. Toplumun geleceği olan gençlerde başlayacak olumlu etki hızlı bir şekilde tüm ülkeye yansıyacaktır. Çünkü fark edilmese de gençler topumun gizli lokomotifidir. Gündemi belirleyen ve topluma yön veren gençlerdir. Gündemi Sevgi olan ve Sevgiyle yön veren gençlerde tüm topluma huzuru ve mutluluğu hâkim edecektir.
Asel UÇAK
Araştırmacı-Yazar
Çetin nurettin
19 Temmuz 2021 PazartesiGündemi sevgi olan ve sevgiyle yön veren gençlerde tüm topluma huzuru ve mutluluğu hakim edecektir.