ASEL UÇAK’TAN SEVGİ ÜZERİNE BİR YAZI

Sevgili okuyucularım sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum.
İman edenler ve salih amellerde bulunanlar ise, Rahman (olan Allah), onlar için bir sevgi kılacaktır.(Meryem Suresi 96)
Dervişe bir gün sormuşlar:
– Sevginin sadece sözünü edenlerle, onu yaşayanlar arasında ne fark vardır?
Size farkı gösteriyim deyip, önce sevgiyi dilden kalbine indirememiş olanları çağırarak onlara bir sofra hazırlamış. Hepsi sofrada yerlerini almışlar. Derken tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş ve arkasından da derviş kaşıkları denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Derviş şöyle bir şart koymuş:
– Bu kaşıkların ucundan tutup öyle yiyeceksiniz.
Peki deyip çorbalarını içmeyi denemişler.
Fakat kaşıklar uzun geldiğinden sıcak çorbayı döküp saçmaktan hem kendilerini yakmışlar hem de ağızlarına bir damla bile götürememişler. En sonunda bakmışlar olacak gibi değil sofradan aç kalkmışlar.
Daha sonra derviş, bu defa sevgiyi gerçekten bilenleri yemeğe çağırmış. Yüzleri aydınlık, gözleri sevgi ile gülümseyen insanlar gelmiş, sofraya oturmuş. Onlara da aynı şartı dile getirmiş.
Her biri uzun kaşığını çorbaya daldırmış, sonra karşısındaki kardeşine uzatarak çorbalarını içmişler Böylece her biri diğerini doyurmuş ve sofradan afiyetle şükrederek kalkmışlar.
Derviş sevgiyi gerçekten yaşayanların farkını soranlara;
– İşte! Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse o aç kalacaktır. Ve kim kardeşini düşünür de doyurursa o da kardeşi tarafından doyurulacaktır. Şüphesiz şunu da unutmayın. Hayat pazarında her zaman alan değil veren kazançlıdır.
Hepimizin hayatta en çok istediği nedir diye sorsak, insanların büyük bir kısmı ilgi diyecektir. Bu en küçüğünden en büyüğüne kadar böyledir. Bu ilgi duygusunun altında yatan gerçek duygu ise sevgidir. Allah'ın kâinatı yaratış amacı sevgidir. İmtihanın amacı sevgiyi öğrenmektir. Asıl sevgi ise Allah'a olan sevgidir. Aslında bir insana, hayvana, bitkiye ya da neye olursa olsun gösterilen sevgi Allah'a olan sevginin yansımasıdır. Çünkü Allah, sevgi duyulan şeyde tecelli etmiştir. Bu duygu insanda ki en güçlü duygudur. Ve en etkili duygudur. Allahu Teâlâ, Peygamber Efendimize(SAV) Habibim yani en sevdiğim diye hitap etmiştir. Bu da aslında en yüce ve en güzel duygunun sevgi olduğunun en büyük göstergesidir.
Özellikle son yüzyılda maalesef bilinçli olarak bu sevgi ortadan kaldırılmaya çalışılıyor. İnsanlara nefret ve şiddet tohumları bilinçli bir şekilde bilinçaltı kurgulama yöntemleriyle empoze ediliyor. Bugün baktığımızda diziler, filmler hep bu eksendedir. Çünkü bir takım güç odakları için sevgi demek onların çıkarlarının bitmesi demektir. Çıkarlarının bitmemesi ve saltanatlarının devamı için dünyada insanları sevgisiz ve merhametsiz bireyler haline dönüştürmeyi hedeflemişlerdir. Ancak bu şekilde insanları kontrol altında tutabilecek dayanağı bulmaktadırlar. Toplumlarda oluşturdukları şiddet, merhametsizlik, yoksulluk ve kargaşa gibi durumlar ortadan kalkarsa bu kavramlardan çıkar sağlamaları da ortadan kalkacaktır. Çünkü bunlar bilinçli olarak toplumlara verilen durumlardır. Tez antitez (Görüş-Karşıt Görüş) ekseninde verilerek insanların bunlarla meşgul olması istenmektedir. Böylece toplumlar ve bireyler sürekli bir çatışma halinde devam edecekler, birbirlerine karşı saygı ve sevgiyi hiçbir şekilde konu etmeyeceklerdir. Trip atmanın, nefret söylemlerinin, laf sokmaların özellikle gençler arasında yaygınlaşması bunun en bariz örneğidir. Bu tür davranışlara sahip bireylerin sanki gözde insan haline geleceği yargısı oluşturulmaktadır.
Bu nedenle de insanlar aslında asıl ihtiyaçları olan sevgiden uzaklaşmaktadır. Bu sevgisizlik insanın hem kendi içinde hem de çevresinde çok büyük zararlara yol açmaktadır.
Fakat benliğini nefret ve şiddet kaplamış olan bir insanın bu sevgiyi ortaya çıkarması o kadar da kolay değildir. Öncelikli olarak böyle insanların sevginin asıl sahibine yönelmesi gerekir.
Sevginin asıl sahibi de Allah'tır. Yoksa hevesi ve sevgiyi karıştırmış bir insanın ben sevgi insanıyım demesi hiçbir şey ifade etmez. Zaten kendisi de heves peşinde olduğunun farkında değildir. Bunun farkına varmasının yolu kendi içindeki sevgi ve merhamet kaynaklarına inmektir. Bu kaynaklara nasıl inileceği ise hayat rehberimiz olan Yüce Kitabımız Kuran'da gösterilmiştir.
Bildiğiniz üzere bir söz vardır: Bir kişiye kırk gün deli derseniz deli olur. İşte insan da uzun süre bilinçaltını etkileyen neye maruz kalırsa o olmaya başlar. Eğer şiddet ve nefret bağlamında bir bilinçaltı mesaj yoğunluğu yaşıyorsa ister istemez o eksende bir davranış ve söz kalıbı geliştirmeye başlayacaktır. Ama tam tersi yönde ise bu etkilenme yani sevgi ve merhamet eksenliyse bir süre sonra insan bunu içselleştirmeye ve hayata bakışını bu yönde değiştirmeye başlayacaktır. Sevginin, iyiliğin ve merhametin bizim ahlakımız olmasına özen göstermeliyiz. Unutmamalıyız ki biz böyle olduğumuzda ister istemez çevremize de olumlu yönde etki yapacağız. Hep şu söylenir: İnsan en çok muhatap olduğu beş kişinin toplamıdır.
İşte biz de muhatap olduğumuz insanlara dikkat etmeliyiz. Bu insanlar sevgi ve merhametten yana mı yoksa tam tersi mi? Tabi burada şuna da dikkat etmek gerekir; muhatap olduğumuz aslında sadece insanlar değil tabi ki günümüz şartlarında. Dizi karakterleri, medya fenomenleri, ziyaret ettiğimiz internet siteleri gibi teknolojik muhataplarımız daha fazla. Bundan dolayı da bunlara çok dikkat etmek gerekir. Görsel ve işitsel anlamda muhatap olduğumuz her şey bizi bir şekilde şekillendirmektedir.
Bu muhataplar konusunda oldukça seçici davranmak çok önemli. Muhataplarımız kim ya da ne olursa olsun içerikleri muhakkak sevgiden, iyilikten ve merhametten yana olmalıdır.
Sevgi her türlü negatifliği yutacak güçtedir. Olumsuz her şey sevginin içinde yok olur. Biz sevgiyle yaratıldık. Allah sevgide limit koymamıştır. O zaman bu çok zevkli olan nimeti nasıl daha doya doya yaşayabiliriz onu öğrenmeliyiz.
Başta kendimiz olmak üzere insanlara verilecek en güzel hediye gerçek sevgidir. Mutluluğun sırrı da işte bu sevgide saklıdır.

Maharet güzeli görebilmektir.
Sevmenin sırrına erebilmektir.
Cihan âlem herkes bilsin ki
En büyük ibadet sevebilmektir.
(Yunus Emre)

(Bilinçaltı kurgulama ve homoseksüellik konusuna bir sonraki yazımda devam edeceğim İnşaAllah)

Asel UÇAK

Araştırmacı-Yazar