EREĞLİ GÜNEŞ GAZETESİ

KARANLIK

“Bir ülkeyi tanımak istiyorsanız, o ülkede insanların nasıl öldüğüne bakın.” demişti Albert Camus. Epey haklıydı. Bizim ülkemizde 2014’ün ilk 9 ayında 1.414 kişi iş kazalarında can verdi. Aslında ihmallere kaza denmez, buna cinayet diyorum! Bakın, 10 yılı bir kenara bıraktım. Yalnızca 9 aydan bahsediyorum. Bu ülkede insana değer verilmediğini neden fark etmiyorsunuz? Bir kazadan diğerine ihmaller tamamen göz ardı edilerek, “kader” denilerek yüzlerce yaşam yitirildi. Sahte göz yaşlarıyla bastırıldı insanlar, gülünç miktarda paralarla… Umursamadılar acıyla donatılan mezarları, gidenlerin geride bıraktıklarını, çocuklarını… Bu düzen kan kokuyor. Madenler ölüm kokuyor, madenci çocukları ise hüzün. Bir önceki faciadan kısa bir zaman sonra, bugün Ermenek’te aynı telaş. “Oğlum yüzme de bilmezdi, suyun içinde ne yaptı?” diyen bir anne var öte yanda. O uzaktan üzüldüğümüz, sinirlendiğimiz ama sorgulamadığımız kazada 18 işçinin yakınları üzgün, öfkeli… Hiç saygı gösterilmediği için, saygıyı aramıyor gibiler. Bir şey daha: Gerçekten, madencilerin günlüğünü 25 lira artırarak canlarını daha pahalıya almaktan başka ne yaptınız? Yaşam odasına verebileceğiniz onlarca parayı neden tomaya harcadınız? İnsana gösterilmesi gereken saygıdan nasıl oldu da bu kadar mahrum kaldınız? Halkın gözünü nasıl da güzel boyadınız! Siz hiç çocuk olmamış kadar canisiniz. Bir insanın hayatına paha biçecek kadar kötüsünüz. Keşke o güzel okulları okurken size bencilliğin kötü bir şey olduğundan da bahsetselerdi. Keşke… Empatiden yoksun kalmış yöneticiler! Sistem ölüm kokuyor, sebebi sizsiniz. Siz, ve o yıllardır beraberinizde getirdiğiniz boş beyinlerinizin içerisindeki sabit fikirleriniz. Siz, hiç uslanmayan “Biz her şeyin en iyisini biliriz!” tavırlarınız ve halkın yaşantısını, fikirlerini umursamadan yaptığınız yorumlarınızla, her ihlali örtebilen kirli oyunlarınızla, iğrençsiniz. Bu ülkede insana verilen değer, hangi aileden, hangi milletten, hangi dinden olduğuna göre görecelik gösterebilen bir değer. Olaylar bizim bakış açımız kadar değil, olanlar düşündüğümüz gibi uzak değil hiçbirimize. Bunu bir parçamızın koparılıp yerine öfke ve pişmanlık konulmasından önce kavrayabilmek, buna var gücümüzle karşı koyabilmek; bizim elimizde. Kendi irademiz var, kukla değiliz. Başkalarının fikirlerine itaat etmek için yaşamıyoruz. Geriye hoş bir yaşanmışlık bırakmak için, perdeleri kapatmayın, görün. Acıya göz yummayın.