Vatan Böyle Sevilir
Necmettin Erbakan Üniversitesi Ereğli Eğitim Fakültesi ve Kemal Akman Meslek Yüksekokulu SİMER (Sosyal İletişim Merkezi) öğrenci gurubu olarak her yıl geleneksel bir şekilde düzenlediğimiz 'İmece Faaliyetleri' kapsamında yapmaya çalıştığımız etkinliğimizde bana destek veren ve isimlerini aşağıya yazdığım kişi, kurum ve esnaflarımıza teşekkürü bir borç biliyorum. Ayrıca bildiğim-bilemediğim emeği geçen herkese, ismini yazamadığım tüm gönül yolcularımıza, öğretmen ve öğrencilerime Allah her şeyi gönüllerince versin dileklerimle teşekkür ediyorum: Ereğli Belediye Başkanı Özkan Özgüven, Ereğli Ticaret Ve Sanayi Odası, Özhisar Poşet Ambalaj-Soner Özhisar, Pekcan Demir Doğrama Ve Kaynak Atölyesi Osman ve Oktay Pekcan, Nil Kırtasiye-Osman Aksoylu ve İbrahim Kıratlı, Demirci Gıda-Sami Demirci, Yeniçağ Isı-Mehmet Akyüz, Çamlık Sena'nın Yeri Közde Çay Bahçesi-Selver Mertcan, Ereğli Ufuk Okuma Salonu, Belediye Ulaştırma Amiri Seyfi Çelik, Tuğba Şimşek, Fatime Koç, Cihan Güneri, Kürşat Kadir Şencan, Tufan Murat.Bana yoğun desteklerini esirgemeyen ve her zaman çalışmalarımda yanımda olan Makine Bölümü Öğretim Üyesi ve aslen Karapınar'lı olan değerli kardeşim Bektaş Ulus ve fırsat buldukça desteklerini esirgemeyen Karapınar'lı İnşaat Bölümü Öğretim elemanı Yrd. Doç. Dr. Fatih Süleyman Balık Hocamıza teşekkür olarak bu sene Karapınar'da bir köye gitmeye karar verdiğimi 1 yıl öncesinden söylemiştim. Bu sebeple öngezimizi yaptığımda Konya-Karapınar Tilkili İlköğretim Okulunun ana binasında birçok çalışmanın Milli Eğitim Müdürlüğünce yapılmış olduğunu, dış kısımda bahçe alanında birtakım eksiklik ve aksaklıkların olduğunu gördüm. Aynı derslikte 1 öğretmen ile ders gören 1, 2, 3, ve 4. Sınıf öğrencilerinin olması, İç Anadolu'nun göbeğinde böyle bir sınıf ortamının olması dolayısıyla beni fevkalade düşündürüp üzdü ve bu köye yapacağımız ana ziyaretin çok faydalı olacağını gördüm. Tilkili İlköğretim Okulunun saygıdeğer öğretmeni Ahmet Şahin elinden geldiğince bana destek olma çabasını gösterdi sağolsun. Ben birkaç ay süren yoğun çabalardan sonra –ki yaklaşık 7 yıldır yaptığım bu çalışmalarda hiç bu kadar zorlanmadım- en son aşama olarak tiyatro provalarına başladığımda biraz rahat nefes almaya başladım. 23 Mayıs 2014'te yapacağımız ana ziyaret yaklaştıkça öğrencilerimde ve bendeki heyecan giderek artıyordu. Hazırlıklarımızı başarılı bir şekilde bitirdik ama en heyecanlı ve mutlu anımızda çok üzüldüğüm durum şuydu: Karapınar Milli Eğitim Müdürlüğü talep ettiğimiz malzemeleri ödeneksizlik yüzünden karşılayamıyordu.Bu kötü bir haberdi. Yoğun telefon görüşmeleri ve ricalar sonunda 8 torba çimento ve 2,5 kepçe kum desteği sağlayabildiler. Yine de teşekkür ediyorum. Bektaş Ulus Hocamız seçtiğimiz Makine Bölümü 2. Öğretim öğrencileri ağırlıklı elemanlarımızı organize ederek futbol kale direklerini ve boya malzemesini sağladı. Hocamız ve öğrencilerimiz beni çok duygulandırdı. Çünkü öngezide Ahmet Şahin Hocamız benden bu direklerin yapımını rica etmiş, ben de ona yapabileceğimizi ama getiremeyeceğimizi, kendileri getirebilirlerse hocalarımızla görüşüp yaptırabileceğimi söylemiştim ama bunu yapamayacaklarını söylediği için vazgeçmiştik bu işten. Ayrıca inşaat mühendisi hocamız Fatih Süleyman Balık Hocamız gene Ahmet Bey'in çok ısrarla istediği çeşme –ki bunun da gerekli malzemeler bize sağlanmadığı için yapımından vazgeçmiştik- için özel bir proje hazırlamıştı. Son 1 günde Ahmet Bey farklı bir tuğla malzemesi sağlayabildiği için bu projeyi uygulamaya tekrar karar verdik. Ben tüm hazırlıklarımı yapmıştım, sürprizlerimiz de hazırdı onlar için. Hiçbir şey yapamasak ta çocuklarla beraber oynayıp, eğlenip kendi yazdığım ve öğrencilerimle beraber oynadığım Kaya Dayı ve Deli Mahmut isimli oyunları oynayıp gelebilirdik. Bu duygu ve düşüncelerle yola koyulduk. Okula vardığımızda bizi büyük bir coşku ile karşıladılar. Çocuklar bir sıra halinde dizilmiş ve heyecanla bizi bekliyorlardı. Bizim çocuklar da birden aşırı heyecan duydular ve ilk işimiz onlarla tokalaşıp çalışmalarımıza derhal başlamak oldu. Yapılan faaliyetleri genel olarak maddeler halinde sıralamak istiyorum: 1.Okulun bahçesinde bulunan çok kötü durumdaki çeşmenin Fatih Süleyman Balık hocamızın çizdiği proje doğrultusunda yenilenerek 3'lü çeşme seti olarak yeniden yapımı 2.Okul girişindeki merdivene rampa yapımı3.Okulun paslı dış kapısının öğrencilerimizin aldığı boya ile boyanarak hoş bir görüntüye kavuşturulması ve artan boy aile okul demi pencerelerinin boyanarak takılmaya hazır hale getirilmesi4.Bence en önemli aktivitemiz olan ve Bektaş Ulus Hocamızın öğrencileriyle beraber parça halinde hazırlayıp getirdiği kale direklerinin orada monte edilerek okul arka bahçesindeki alana dikim işlemlerinin yapılması5. Öğrencilerimizin getirdiği yüz boyama malzemeleri ile çocuklara yüz boyaması yapılması6 Çoğunlukla mezun olmuş öğrencilerimizin gönderdiği ya da getirdiği toplar ve esnaflarımızdan sağladığım iplerle beraber öğrencilerimizden gelen giyeceklerin köylüye dağıtımı için okula teslimi 7. Giyim Bölümü Hocalarım Selma ve Ayfer Hanım'ın özel dikim yaptırdığı masa örtüsünün hediye olarak sunumu8. Palyaço kıyafetli bir bayan öğrencimizin okul alanı içinde dolaşarak çocukları balon dağıtarak eğlendirmesi 9. İçinde 70x105 bez bayrakların ve çok özel hediyelerin de olduğu kırtasiye poşetlerinin dağıtılması (yan sıra balon ve şeker de dağıtıldı) 10. Kendi yazdığım ve rol aldığım iki adet tiyatro eserinin oynanması ve tiyatroların arasında kısa bir müzik gösterisi Çalışmalarımız Cuma Namazı vaktine kadar sürdü. Ben bir o yana bir bu yana koşup röportajlar yapıp resimler çekerken teknik çalışma görevi olmayan diğer öğrenciler çocuklarla ip atlama, ip çekme, yağ satarım bal satarım tarzı oyunları oynayıp çiçekten taç ve yüz boyama gibi aktiviteleri yaptılar. Cuma namazı vakti geldiğinde hep beraber köy camisine gittik. Cami neredeyse bizleri almayacaktı. Bu en harika şeylerden biriydi.Cuma dönüşü bir sürpriz yapıldı bize. Şöyle ki; okul hocamız Ahmet Bey öğrencilerin ailelerinin evlerinde sıkma ve çay yapılıp bize getirileceğini söylemişti daha önceki görüşmelerimizde ama bir de baktık ki kadınlar gelmiş ve ocak yakılmış, sıkmalar ve börekler yapılıyor sıcak sıcak. Masalar (okul sıraları getirilerek) kurulmuş. Mükemmel ayran, yoğurt ve otlarla beraber çay da hazır… Herkesin karnı çok iyi doğdu. Emeği geçen herkese ve artık mahalleye dönüşen, eski adıyla Tilkili Köyü'nün Muhtarı ama artık sadece Okul Aile Birliği Başkanı Lokman Karagöz'e çok teşekkür ediyorum. Yemeğimizi yiyip hemen çalışmalarımızı bitirelim derken bir de baktık ki yoğun bir sağanak başladı. Hepimiz içeri doluştuk. Çalışmaları bitirip tiyatrolara başlayalım diye düşünürken bu rahmet sağanağı beni karar değişikliğine zorladı ve öğleden önce bizi ziyaret gelen Karapınar İlçe Milli Eğitim Müdür Bahri Kini Hocamıza haber verdik ve kendileri çok yoğun işlerine rağmen bizleri kırmayıp tiyatroları izlemek için tekrar bize katıldı. Tiyatroları çocuklar için yazdım ama köyün yaş düzeyi yüksek insanlarını da özellikle aramıza alıyoruz bizi izlemeleri için. Bu sefer de öyle yaptık. Çok güzeldi oyunlar, bazı yaşlıların gözleri doldu, kızardı, gözyaşlarını tutamadılar. Yoğun bir alkış desteğiyle beraber oyunların sonunda birkaç yaşlı amcamız gelip hem köye bu yaptıklarımız için teşekkür ve Allah rızası dileklerinde bulundular. Bazıları da bizimle beraber köye bereket geldiğini söyleyip yağış almayan bu köye yoğun bir yağış gelmesini duygulanarak ifade ettiler. Bu beni de çok duygulandırdı. Şükürler olsun Rab'bime ki böyle güzel şeylerle bizleri onurlandırdı.Yağmur duracağa benzemiyordu ve çalışmalarımızın %10 nu tamamlayamadan oradan ayrılmak durumunda kaldık. NETOT kapsamında yaptığımız bu gezide Karapınar merkezini, Acı Göl ve Meke Tuzlası'nı da ziyaret edecektik ama yağış durmadığı için dönüş yolunda bulduk kendimizi. Ancak her şeye rağmen Meke Tuzlası'na da gidip resimler çekindik. Böylelikle 1 yıldır süren çaba ve çalışmalarımızı gururla bitirmiş olduk.Bu yılki gezimizi NETOT (Necmettin Erbakan Gezi Turizm Tanıtım Organizasyon Topluluğu) kapsamında yaptık. Bu nedenle topluluğun Akademik Danışmanı olarak bana destek veren ve Karapınar Bölge Gezisi kapsamında yaptığımız bu köy gezisinde bilimsel çalışmaları sebebiyle aramızda olamasa da bizi onore eden Türk Dili Okutmanı Erdinç Ege Hocamıza özel teşekkürlerimi sunuyorum. Sırası gelmişken bir kaç yıldır katılım yaparak bana destek veren değerli öğretim elemanları Süleyman Bayındır ve Fetullah Yılmaz Hocalarımız ve bu sene ilk kez gelen Menderes Güler Hocamıza da teşekkür ediyorum. İyi ki varsınız hepiniz! Her şey çok güzeldi. Benim amacım sahip olduğumuz enerjiyi taş duvarlar arasında sıkışmış bir şekilde sadece üniversitedeki öğrencilerle paylaşmak değil, içinde yaşadığımız topluma aktarımını sağlamak olduğundan bu okul gezimizde de bu amacımıza ulaşmaya çalıştık. Ayrıca bana göre bu ülkenin hiçbir ferdi, hiçbir Türk çocuğu dünyanın neresinde olursa olsun unutulmamalı, saçının teline dahi zarar gelmemeli ve korunup gözetilmelidir. Bu çıkış noktası ve SİMER amaçlarında olduğu üzere merkezlerden uzak ve mümkünse dağ köylerini ziyaret etmek oluyor amacım. Merkezlerdeki çocuklar kısmen medeniyete daha yakın yaşıyor ve imkânlardan daha fazla yararlanabiliyorlar. Merkezden uzak yerlerdeki çocuklar ise farkında pek olmasalar da büyük imkânsızlık ve çaresizlik içerisindeler. Bu ilköğretim okulundaki çocuklar da böyleydi. Gözleri umutla parlıyordu. O ışıltıları tüm afacanlık ve sevinçleriyle beraber görebiliyor ve “bu öğrencilerin geleceklerine bir katkıda bulunmak kadar güzel bir duygu yoktur” diye düşünüyordum kendimce. Fakat gene o sıkıntılı duyguları hissetmekten kurtulamıyordum: “Okuldaki 1 sınıfta ders gören o 28 öğrenciden acaba kaçı okuyabilir? Kaçı bir üniversiteyi kazanıp bitirebilir?”. Umutsuz değilim aslında ama öylesine gülen gözleri, enerjileri ve sevimlilikleri vardı ki gün boyunca aklım hep buralardaydı. Sürekli olarak boğazım düğümlendi durdu. Umarım bu çalışma onları sosyal açıdan etkiledi ve belki de hiç aklımızda olmayan güzel düşünce evrenlerine yeni kapılar açtı. Ayrıca beraberimdeki tüm öğrencilerimizin de beyinlerinde ülke sevgisini, yardımlaşma ve paylaşım duygularını olgunlaştırıp gelecekteki çalışmalarına ve mesleklerine bir nebze olsun ışık tutmuş, birtakım pozitif kapıları aralamış olduğumuzu biliyorum. Ülkemizin ortasında bir bozkırda her türlü zorluğa rağmen yetişip gelişen bu emanetlerimizi lütfen unutmayalım. Onlar bizim çocuklarımız, yavrularımız; onlara sahip çıkalım. Bu çocuklar İç Anadolu'nun ortasında bir bozkırda yetişen ve gözlerindeki umut ışığının gerçeğe dönüşmesini istediğim KARAPINAR GÜLLERİ olarak her şeyin en iyisini hak ediyorlar. Özellikle tiyatrolar için Bektaş Ulus Hocamız “bir daha tekrarı yok!” demişti. Evet hocam haklısın, “aynen insan hayatı gibi bu filmin bir tekrarı daha yok! “.Ben bir Türk öğretmeni olarak ülkeme, insanıma, içinde doğduğum şehre ve etrafımdaki insanlara, çalıştığım kuruma ve tüm insanlığa bu şekilde hizmet etmekten dolayı çok mutluyum. Bizim de huzursuz olduğumuz, üzüldüğümüz eksikler ve hatalar çok ülkemizde ama bu olumsuzluklar bizi ülkemizi ve milletimizi sevmekten alıkoyamaz. Asri meslek görevlerinin haricinde bu çalışmaları da yaparak şunu haykırmak istiyorum sadece: 'VATAN BÖYLE SEVİLİR!' ERAY GÜNAY