​REMZİ YÜCEL BU ZULÜM NEDEN DİYE SORDU

ZAFER PARTİSİ EREĞLİ İLÇE BAŞKANI YÜCEL: KİMLER EREĞLI HALKINA BU ZULMÜ REVA GÖRMEKTEDİR-


​REMZİ YÜCEL BU ZULÜM NEDEN DİYE SORDU

Sağlık çalışanlarımız Canla başla çalışmaktadır. Yetersiz Personel sayısından dolayı işler çığırından çıkmıştır. 150 bin nüfuslu Ereğlimizde Doktor yok Randevu alınamıyor. Hastaların birçoğu KONYA ya sevk edilmekte birçok Hastamız yollarda vefaat etmektedir. Kaliteli bir Hastahane Binamız var Teknik donanıma sahip Araç Gereç ve Makinalarımız var Ancak bu makinaları kullanacak Doktor ve Teknik personel yok. Konyaya gidip gelmek Ekonomik olarak ta Halkımıza bir külfettir. Ereğli halkının sığınmacılar kadar da bir değerleri yokmu.

Konya-Ereğli Devlet Hastanesi'nde genel durum:

Hastanemizde çalışan personel, hemşire, tekniker ve doktora "sizce hastanemizde temel sorun nedir?" diye sorulduğunda, birbirine yakın ve sıkıntının kaynağını hedef alan, yerinde cevaplar geliyor.

Vatandaşa, hasta yakınına ve hastaya bu soruyu sorduğunuzda ise yine sorunun kaynağını çok rahat görebiliyoruz.

Devlet krizi!

Tarihin en eski ve yaşayan devlet kültürüne sahip olan devletimiz bir devlet krizi yaşamaktadır. İktidar parti 2002'den bu yana devlet yapısını dejenere edip kuruluş esaslarını yıkarak milli-üniter-laik devletten federal-ümmet devlete dönüştürmeye çalışmıştır.

Devlette liyakat ilkesi en gerekli işlerde bile terk edilmiştir. Devlet cemaat ve tarikatlar arasında pay edilmiştir. Valiler, kaymakamlar devletin değil akp'nin valisi, kaymakamı olmuşlardır.

Bütün bu süreçler devlet kurumunu 1922'den bu yana hiç olmadığı kadar zayıflatmıştır. Devletin taşıyıcı kolonları olan kurumlar delik deşik edilmiştir.

Bu durum devletin tüm kurumlarında olduğu gibi hastaneleri için de geçerlidir.

- Devlet hastaneleri artık devletin değil hükümetin hastaneleri olmuştur.

Liyakatsiz yöneticiler halk ve sağlık çalışanları tarafından üst makamlara şikayet edilse dahi "birilerinin adamı" oldukları için hiç bir soruşturma yapılmamaktadır.

İhale yolsuzluğu, covid19 dönemi 10.000 kutu eldiven hırsızlığı ve usulsüz personel alımı olmasına rağmen bu partizan idareciler kadrolarında barındırılıyor.

Bu içler acısı ve utanç kaynağı durum "Tek Adamlı Saray Rejminin" bilerek ve isteyerek

uyguladığı çirkin bir yıkım yöntemidir.

Bu gün Ereğli Devlet Hastanesinde, diğer devlet hastanelerinde ve ülkemizdeki tüm devlet kurumlarında yaşanılan tam da budur.

"Cumhurbaşkanlığı rejmi" adı altında tesis edilen, otoriter "saray rejmi" ile Türkiye'de demokrasinin temeli olan kuvvetler ayrılığı tasfiye edilmiştir. Cumhurbaşkanlığı sistemi devletin elini kolunu bağlamış ve çalışmaz hale getirmiştir.

Hastane idarecileri "ben yaptım oldu!" kafasındadır. Tıpkı Saray rejminin küçük bir yansıması gibidir. Yaşanan sorunlar ve krizler; üstünü örtmek, geçiştirmek ve geçici

çözümlerle giderilmeye çalışılmaktadır.

Vatandaş, işlemez olmuş, bozuk sağlık sisteminden şikayete gelmişse, idareciler

tarafından gazı alınır; sağlık çalışanlarına ve doktorlara baskı ve tehtidle yıldırma politikası uygulanır olmuştur.

Muayene ve ameliyat edilen hasta sayısıyla övünülür, yandaş medya tarafından coşku ile haberi yapılır durumdadır.

Çözüm:

Devlet krizi, ancak devlet yönetimindeki 2500 yıllık Türk devlet geleneğini inkar etmeyen bir anlayıştan hareketle aşılabilir.

Ülkemizde hukukun üstünlüğü yeniden tesis edilmeden devletimizin sağlam temeller üzerine oturması mümkün değildir.

Demokrasinin tesisi kuvvetler ayrılığının tekrar kurulması ile başlayacaktır.

Özetle saray rejiminin kurulması ile ağırlaşan ve devletin her kurumunda hissedilen yönetim krizi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin taşıyıcı kolonu olan demokratik-hukuk devletinin ve parlementer demokrasinin tekrar inşaası ile açılacaktır.