Geçtiğimiz günlerde bir avukat arkadaşla sohbet ederken, boşanmaların her geçen gün arttığını söylemesi ve bu sayının geçen yıl artması beni bir hayli tedirgin etti. Bu ailelerin çeşitli nedenler dolaysıyla zarar görmesi demek. Şaşırmadım desem yalan söylemiş olurum. Peki ya bu sayı niçin her geçen gün azalmak yerine artıyor?. Hiç kimse bu soruya cevap aradı mı acaba? Kiminin eşi, kiminin kızı, kiminin kardeşi, mutlulukla, istekle, acı-tatlı, mutlu-mutsuz günlerde birbirlerinin yanında olmak için söz vermişken bu artış neden?. Eminim her birinizin ayrı ayrı cevapları vardır. Ve bu cevaplar her kez için farklıdır. Kızı boşanan anne; Damat bize gereken ilgi ve alakayı göstermiyor, kızımın yüzünü ayda bir görüyordum derken Oğlu boşanan baba ise; Oğlum ne çekti ise kaynanasından, kayın babasından çekti. Her gün bizden çıkmadılar, kızına dur! diyecekleri yerde, vur! dediler diyecektir. Boşanan kız; Eşim bana gereken ilgi ve alakayı göstermiyordu, çarşıya çıkmama, kafama göre takılmama, alışveriş yapmama, sabah geç kalkmama, karışıyor, beni esir olarak gördüğü için bana güven vermiyordu demekle yetinirken, erkek ise; tam tersini iddia edecek, Eşim beni aşırı kıskandığı için, ne yapsam suç oluyordu, yemek yapmaktan aciz, ütü yapmaktan bi haber, anneme saygı göstermeyen, babama selam vermeyen, başkalarını dinleyip, beni anlamayan bir bayandı cevabı olacaktır. Ancak boşanma davalarının hiç birisinde bu maddeler yer almıyor. Tek denilen şiddetli geçimsizlik ve şiddet oluyor. Aslına bakarsanız şiddetin tanımı da açık değil. Kimisi için bir tokat şiddet olurken kimisi için, komaya sokmak şiddet sayılmıyor. Böyle de garip bir olay. Her ne ise hani derler ya bu dere çok su götürür o misal boşanma olayı hakkında değil bir köşe yazısı, kitap yazılsa az kalır. Her ne olursa olsun boşanmak kötü bir olay. Boşanmak o kadar kötü ki, bırakın boşanan çiftleri hiç evlenmemiş olan aileleri dahi tedirgin ediyor. Bu gün birçok arkadaşımız Neden evlenmiyorsun? sorusuna; Boşanmaktan korkuyorum cevabını verir oldu. O yüzden burada ailelere çok iş düşüyor. Evlenen kişiler yaş itibari ile biraz daha toy oldukları için aileler yapıcı olmalı. Bu gün kocasından dert yanıp ağlayan kızına (ki çok büyük suç yoksa ortada) Kızım çık gel, zaten yemek kaynıyor, sofraya bir tabak daha fala koyarız diyeceği yerde, Kızım sabret, sen kendine çeki düzen ver. demeyi tercih etmeli. Aynı şartlar evli olan erkekler için de geçerli. Erkekler kadınlara karşı daha sıcak ve samimi davranmalı, aileler ise gençlere karşı daha yapıcı olmalı. En önemlisi dini eğitimin verilmesi ya da dini eğitim alınması. Bu vesile ile evleneceklere, mutlu beraberliklere adım atıldığı, mutlu bir birlikteliklerin olduğu, mutlu yarınlar dilek ve temennisi sunuyorum...