Ülkemizde haber olacak olaylar o kadar yoğun ki hangi konuda kamuoyu oluşturup gündemde kalması tartışılması doğru yolun bir nebze de olsa bulunması gerekiyor. İnsanlarımız her gün yeni bir gündemi konuşmak zorunda kalıyor.Çözüm bulunması gereken konular tozlu raflara kaldırılıyor. Tekrar başımıza geldiğinde hatırlayana dek.
Amasya da park alanına AKP'li belediye petrol istasyonu ruhsatı vermiş. Hızar makineleriyle gelmişler ağaçları katlediyorlar. Ülkemin bir başka yerinde İstanbul da Oruç Baba Türbesinde inşaat çalışmaları başlamış mahalle halkı ayaklandı çalışmalar durdu. İnsanlar isyanda “mahallemiz tek yeşil alanı, parkı burası inşaat yapacaklar” diye isyan ediyor. Paradan başka bir şey görmeyen neo liberal ekonominin ve onun temsilcisi AKP zihniyetinin getirdiği sonuç bu. Nerede bir yeşil alan görse buradan nasıl para kazanacağını düşünüyor. Doğayla barışık olmadan insan yaşamının anlamsızlığını, yaşanamayacağını göremiyorlar. Doğa bir gün mutlaka öcünü alır. Elli yılda geçse yüz yılda geçse alır. Türkiye bunu çok acı deneyimle yaşadı gördü. Gölcük depreminde deniz doldurularak yol yapılan park yapılan bu alanlar denize gömüldü.
Yakın zamanda bunca acı yaşamış ülkemiz yöneticileri aynı acıyı yaşatmak için nasıl uğraş verirsiniz? Bir depremde insanların kalabileceği parkları nasıl yok edersiniz? Bunu akılla mantıkla anlatacak birileri var mıdır? Doğayı yok etmek insanın kendini yok etmesidir.
Başbakan konuşuyor Dünya Çevre Günü dolayısıyla yaptığı konuşmada
“Hani böyle Gezicilerin havasına girmek suretiyle 12-13 ağaç söküldü,'katliam yapıyorlar' diye başlattıkları olayda, yaptıkları çevre katliamını kimsenin unutması mümkün değil. Taksim'de Dolmabahçe'de yaptıkları ağaç katliamı hepsi ortada. Dozerle nasıl tahrip ettikleri ortadadır.” Yanlış mı duyuyorum dedim. Başbakanımız doğruyu söylüyordur bizler yanlış hatırlıyoruz. Geziciler orada ağaç katliamı yapıp Topçu Kışlası şeklinde alış veriş merkezi yapacaktı Başbakanımız zor engel oldu onlara. Bu Geziciler var ya bu Geziciler mahkeme kararını da yok sayıp yeşil alanı inşaat alanına çevireceklerdi Başbakanımız sayesinde engellendi. Allah ondan razı olsun. Yeşil alan inşaat olmaktan kurtuldu sayesinde. Biz solcular şu yanlış duyma, algılama hastalığından bir türlü kurtulamadık gitti. Bundan sonra Başbakanımızı can kulağı ile dinlemeliyiz. Yanlış anlamalara mahal vermemeliyiz.
HES projesine engel olmak isteyen köylülerimizi polisler ve askerler bir güzel benzetmişler. Ülkemizi enerji darboğazına girmekten kurtardılar. Köylü dedim özür dilerim mahalleli bacılarımız olacaktı köylü kalmadı. Köylü olmayınca efendide olamayacak sanırım ondan dayak yediler. Yoksa bacılarımızı döverler miydi? Elinden suyu alınan mahallelimiz (doğru mu yazdım acaba) bir anda köyden mahalleye geçince nerede olduğumuzu bilemedik, suyu için isyan etmeye başladı. Onların yaşamı o suya bağlı elinden alırsanız yaşama şansı yok. Ekmeğini oradan kazanıyor. Sizin şirketleriniz para kazanacak diye mahallelinin suyuna göz diktiniz. Dereleri kuruttunuz. Sizler çok büyüksünüz ama bizler sizleri anlayamadık.
Bu solcular var ya bu solcular önce balık olacak ki sonra su gelecek bunu dahi bilmiyorlar. Bizlerde su olunca balık olacak yaşar diye bilirdik, yıllarca yanlış bilirmişiz. Kuruttukları derelere balık vermekle delerin canlanacağını sandılar.
Son günlerde güzel ülkemizde yollar derelere dönüyor, metro su ile doluyor, evlerde mahsur kalıyor, dereler taşıyor. Plansız ve alt yapısı iyi olmayan şehirlerimizde bunları görmek her zaman mümkün olacaktır. Bilimin gösterdiği yolda yürümediğimiz takdirde bu olayları yaşamaya devam edeceğiz.
FATİH SAN
CHP EREĞLİ İLÇE BAŞKANI
YANLIŞ ALGILAMA