Bugün biz kadınlar için hayati öneme sahip olan en onurlu günlerden birisidir. Ülkemizin kurucusu ve kurtarıcısı Gazi Mustafa Kemal Atatürkün öncülüğünde, 5 Aralık 1934 tarihinde seçme ve seçilme hakkını kazandık. Dönemin Başbakanı İsmet İnönünün ifadesiyle Atatürkün en ileri devrimlerinden biri gerçekleşti.
Birçok gelişmiş ülkeden önce kazandığımız bu hak ile eşit yurttaş olma statüsüne kavuştuk. 1935 yılında gerçekleşen seçimlerde, kadınlar büyük bir hevesle haklarına sahip çıktı ve oylarını kullandı. Özellikle büyük şehirlerde, kadınların oy kullanma oranı erkeklere yakındı. Seçim sonucunda 17 kadın milletvekili Meclise girdi. 1936 yılında yapılan ara seçimle birlikte, kadın milletvekili sayımız 18e çıktı. Böylece Meclisteki kadın milletvekili oranımız yüzde 4,6 oldu. Bu oranla parlamentoda kadın temsilinde dünyada ikinci sırada yer aldık.
Aradan geçen 88 yıla rağmen; ilerlemek bir yana 129uncu sıraya geriledik. Örneğin bu oran, 2011 yılında kadınların seçme ve seçilme hakkını kazandığı Suudi Arabistanda yüzde 20, 2006da aynı hakkın tanındığı Birleşik Arap Emirliklerinde ise yüzde 22,5tur.
Dünya Ekonomik Forumu tarafından hazırlanan 2021 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Raporunda yer alan endekste ise Türkiye 156 ülke arasında 133. sıradadır.
Seçmen nüfusunun yarısını kadınlar oluşturmasına rağmen, kadınların karar alma süreçlerinde yeterince yer almamaları ve siyasette ‘eksik temsil edilmeleri bir demokrasi sorunudur.
Bu sorun öylesine büyük ki; araştırmalara göre Türkiyenin tam cinsiyet eşitliğine ulaşması için 152 yıla ihtiyacı var. Oysaki biz kadınların 152 yıl beklemeye tahammülü yok!
Değerli Basın Mensupları,
Kadın kimliğinin, ulusal meclislerde ve yerel yönetimlerde temsili için belirlenmiş olan kritik eşik yüzde 33dür. Peki, ülkemizde durum ne?
1934 yılından bu yana 23 Genel Seçim yapıldı. Toplam 11 bin 385 milletvekili Mecliste görev yaptı. Bu vekillerin sadece yüzde 5i, yani 598i kadın. Bugün Meclisteki 580 milletvekilinin ise yüzde 17,4ü, yani 101i kadın.
Ülkemizdeki 17 bakandan sadece biri, yani yüzde 5,8i kadın.
1930-2019 yılları arasında yapılan 19 yerel seçimde, toplamda sadece 156 kadın belediye başkanı seçildi. Erkeklerde ise bu sayı 32 bin. 31 Mart yerel seçimlerine göre 1389 belediye başkanının sadece 37si, yani yüzde 3ü kadın.
2019 sonuçlarına göre, Türkiyede toplam 50.217 muhtardan sadece 1.119u kadın. Yani sadece yüzde 2si. Kadın belediye meclis üyesi oranı en fazla yüzde 11, kadın il genel meclis üyesi oranı ise en fazla yüzde 3 olabildi.
Gördüğünüz gibi bu oranlar, dünyaca kabul edilen kritik eşiğin oldukça altında! Kısacası; Türkiyede kadınlar siyasette yeterince temsil edilmiyor.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak tüzüğümüzde de kritik eşik olan yüzde 33 cinsiyet kotasını hayata geçirdik. Elbette asıl hedefimiz tam eşitliktir. Ayrıca partimiz geçen yıl devrim niteliğinde bir adım attı. Kadınların siyasette eşit temsilini sağlayabilmek amacıyla, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlunun ilk imzacısı olduğu yasa teklifimizi Türkiye Büyük Millet Meclisine sundu. Siyasi Partiler Yasasında değişiklik öngören bu teklifimizle, milletvekilli seçimlerinde, siyasi partilerin aday listelerinde, kadın-erkek eşit temsilini sağlamayı hedefledik. Kadınların seçilebilecekleri sıralarda olmasını garanti altına almak için, listelerin bir kadın bir erkek şeklinde "fermuar yöntemi ile yapılmasını istedik. Bu teklifimiz AKP ve MHP oylarıyla reddedilmiş olsa da bizler eşitlik mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz! Eşit bir Türkiyeyi kadın-erkek bir arada yeniden inşa edeceğiz. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılını demokrasi ile taçlandıracağız!
Eşitsizlik sorunumuzun tek nedeni var: ZİHNİYET!
Ben kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, anneliği reddeden kadın eksiktir, yarımdır", kadının kariyeri çocuk doğurmak ifadelerini kullanan zihniyetten eşitlik beklenilemez.
Kadınların en temel hakkı olan yaşam hakkına sahip çıkamayan, koruma altında öldürülmelerine seyirci kalanlardan samimiyet umulamaz. Bu zihniyet; biz kadınların yaşam hakkını savunan İstanbul Sözleşmesinden çekilmemizin tek nedenidir. Bu karar alındığından bu yana, yüzlerce kadın katledildi. Katiller, cinayeti işlemeden önce nasıl ceza indirimi alacaklarına dair internet araması yapıyorlar. Yargılanırken bahanelerin arkasına sığınıyorlar. Önceki yargı kararlarından cesaret alıyorlar!
Biz yaşam hakkımızı gasp eden bu hukuksuz kararı asla tanımadık ve tanımayacağız!
İstanbul Sözleşmesinin hükümleri artık iç hukukumuzun bir parçasıdır. İktidardan tek talebimiz var: YASALARA DOKUNMA, UYGULA!
Zaten en geç 6 ay sonra iktidara gelip, ilk 24 saat içerisinde İstanbul Sözleşmesini yeniden yürürlüğe koyacağız.
Toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamanın yolu; kadını güçlendirecek eşitlikçi politikalardan geçiyor. Bu amaçla partimiz, kadını güçlendirecek üç önemli projeye imza attı.
İlki; iki yıl önce bugün İstanbul Sözleşmesinin bir maddesini hayata geçiren YAŞAMHAK projemizdir. Bilindiği gibi; 444 82 85 numaralı alo şiddet hattımız üzerinden, şiddet mağduru kadın ve çocuklara 7/24 ücretsiz hukuki ve psikolojik destek hizmeti sunuyoruz. Psikolojik, ekonomik, dijital, cinsel ve fiziksel şiddet mağduru kadınlara mahkemelerde, karakollarda, savcılıklarda, hastanelerde eşlik ediyoruz. Barolar, Sivil Toplum Kuruluşları ve Meslek Odaları ile protokoller imzalıyoruz. Cep telefonu uygulamamız sayesinde, şiddet mağduru kadınların bize tek tuşla ulaşmasını sağlıyoruz. Kendini güvende hissetmeyen kadınlara, yürürken ya da yolculuk ederken gideceği yere varıncaya kadar telefonun diğer ucunda eşlik ediyoruz.
İkincisi; yoksulluğu bitirecek olan AİLE DESTEKLERİ SİGORTASI projemizdir. Aile Destekleri Sigortası ile asgari ücret ve altında geliri olan ya da hiç geliri olmayan tüm hanelerin hayatına dokunacağız. Maddi desteğin yanı sıra yaşam koşullarını iyileştireceğiz. Yoksulluğu yöneten AKP zihniyetine inat, bizler yoksulluğu bitiren olacağız! Sosyal devlet olmanın gereğini yerine getireceğiz. Yapılacak maddi katkıları kadının banka hesabına yatırarak, kadını güçlendireceğiz.
Üçüncüsü; KADIN İSTİHDAMI projemizdir. Aile içi bakım hizmetlerini kadınların omzuna yükleyen ve kadını istihdam dışına iten bu düzeni değiştirmek için adım attık. İktidarımızda, 5 yılda 6 milyon kişiye istihdam yaratacağız ve bunun 4 milyonu kadınlardan oluşacak. Bu istihdamı güven veren ve istikrar yaratan dört ayaklı bir stratejiyle hayata geçireceğiz. Birincisi; ülkemize yeniden hukukun üstünlüğünü ve demokrasiyi getireceğiz. İkincisi; üreten bir Türkiye tesis edeceğiz. Üçüncüsü; ürettiklerimizi hakça paylaşacağız. Masanın dördüncü ayağını da kalkınmanın ve sürdürülebilirliğin sağlandığı bir ekonomi oluşturuyor. Hiçbir çocuğun yatağa aç girmediği bir Türkiyeyi hep birlikte inşa edeceğiz.
Toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanması için bütüncül politikaları hızla uygulamaya koyacağız!
Biz Cumhuriyet Halk Partili kadınlar, bugün 81 ilde, 973 ilçede tek ses olduk ve haykırıyoruz:
EŞİT TEMSİL HAKTIR!
HAKKIMIZI ALANA KADAR MÜCADELEMİZ SÜRECEK!
Geliyor Gelmekte Olan!