Enflasyon iki boyutludur. Bir tarafta ARZ, yani maliyetler vardır. Karşı tarafta TALEP, yani tüketim vardır. Ekonomik kural, ARZ=TALEP dir.
Her hangi bir neden ile talep, arzı aşıyor ise, denge fiyat artışı ile kurulur. Kural şudur. Hiç kimse ürettiğinden daha fazlasını tüketemez. Tüketir ise arz talebe yetmeyeceği için, sonuç, fiyat artışı olarak karşımıza çıkar.
Talep enflasyonunun gerisinde para arzındaki artış vardır. Hükümet, düşük faiz politikası yüzünden, ipin ucunu kaçırdı. Talepteki artışı durduramıyor. Bir yıldan beri, artan talebe bağlı olarak gerçekleşen talep enflasyonu yaşanıyor.
Enflasyonun en kötü özelliği, gelir bölüşümünde adaletsizlik yaratmasıdır. En çok etkilenen, sabit gelirli işçiler olmuştur. Bu adaletsizliği gidermek üzere, Hükümet, asgari ücreti, 8500 liraya çıkardı. Artış miktarı 3000 liradır. Asgari ücretten emek istihdam eden üreticiler, bu artışı maliyetlerine eklemek zorundalar. Aksi taktirde, zarar ederler. Demek ki, üretimin maliyeti asgari ücretteki artış kadar artacaktır.
Asgari ücretten maaş alanlar, ücret artışından dolayı, tüketici olarak talepleri de artacaktır. Bir taraftan, üretimin maliyeti artarken, diğer taraftan talepteki artış ARZ=TALEP dengesinde, sadece fiyat artışı olarak sonuç verecektir. Asgari ücreti artırmak, reel anlamda gelirde artış yaratmayacaktır. Çünkü, maliyetlerden gelen fiyat artışı önlenemiyor.
Yıl başından itibaren, ülke yeni bir enflasyon ile tanışacak. Adına, maliyet enflasyonu deniliyor.