Gazete olarak seçim döneminde yanlış anlaşılmama adına uzun zamandır yemekli toplantılara katılmıyorduk. Dün Kızılay Ereğli şubesinin davetini kabul edip, katılım sağladık.
Sağolsun yönetim gazeteciler günümüzü kutladı, haber desteğimizden dolayı plaket verdi.
Kızılay bize plaket verdi, biz ona ne verdik? Haber...
Zaten bizim görevimiz haber yapmak değil mi?
İsterdim ki babam Hasan Can adına Kızılay'a bağışladığım, Kasaphanenin önündeki, Ulucamiinin arkasındaki araziden dolayı rahmete kavuşmuş gerçek gazeteci Hasan Can'ın gazeteciler günü kutlanıp, onun adına bir plaket verilmesiydi.
Oraya Ereğli'nin en işlek yerinde olduğu için 3 yıl önce "Derneğe 1.500.000 lira bağışlayalım da orayı bize verin" diyenler olmuştu.
O yerin hikayesi şöyle: "Almanya'dan bir vatandaş, babamın kurduğu derneğe bağışlamış. Babamın vefatından dolayı dernek üyesi ben dahil derneği yönetecek kişi olmadığından derneği kapatmaya karar verdik. Dernek üzerinde menkul gözüktüğü için kapatmak zorlaştı. Ya satılması ya bağışlanması gerekiyordu. Satıp parasını yemektense (!) bağışlayıp Hasan Can adını yaşatalım istedim, Kızılay'a verdim.
Şimdi plaketi haber yaptık diye biz mi hakettik, Kızılay'a milyonluk bağış yapan Hasan Can mı?