Selçuk Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümü Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Selcuk Peker "Yabancıya mülk satışına baştan beri karşı birisiyim. 'Ekonomiye katkısı' diye başlayan savunma cümlelerine de karnım tok diye başlayan bir metin yayınladı
İşte o metin:
1994 yılında Türkçe öğretmek için gittiğim Kırgızistan'da kirada oturduğumuz dairenin mülkiyetini ne kendimizin ne de TURAN vakfının üzerine alabilmiştik mesela. Vakıf, onlarca yıl Kırgızistan'a hoca gönderdi, onlarca yıl dairelere kira ödedi. Hâlâ da ödemeye devam ediyor.
Halbuki 1994'te tanesi 3-5 bin dolar eden dairelerden birkaç tane alabilmiş olsaydık hem 30 yıldır kira vermemiş hem de eğitim hizmetini bitirip dönerken tanesini 100-150 bin dolara satıp para kazanmış olacaktık. Yapamadık çünkü Kırgızlar o yıllarda yabancılara mülk satmadılar.
Yabancıya mülk satışı derken kast ettiğim sadece daire değil. İmarlı arsa, hele ki tarım arazisi hiç satılmasın.
Ha şirket ortaklıkları bundan müstesna. Orada da bir kollamacılık olmalı. Cebine birkaç milyon doları koyan gelip senin emek zahmet büyümüş orta ölçekli şirketini alamamalı.
Ülkemiz yabancıya konut satışını son yıllarda iyice abartarak adeta kendi kendini boğuyor, nefessiz bırakıyor. Bir İngiliz veya bir Alman düşünün, bunlar gelişmiş ülkelerin güneş görmeyen vatandaşları. Yurt dışında tatil yapabiliyorlar. Tatil için gidebilecekleri fazla bir alternatifleri yok. Bunlar Türkiye'ye her gelişlerinde konaklama için bedel ödemeliler. Onları ağırlayan oteller, istihdam yaratmalı, konaklamanın vergisi devlet tarafından alınıp millet hizmetinde kullanılmalı.
Sistem zaten böyle işliyordu. Ne zaman ki yabancıya konut satışının önü olabildiğince açıldı, Türkiye'ye daha önce gelmiş Alman, hemen bir ev satın aldı. Yılın 20 günü gelip beş kuruş otel ücreti ödemeden güzelce tatilini yaptı. Yılın kalanını da 15-20 günlük dilimlere ayırıp evini hemşehrilerine kiraya vermeye başladı.
Türkiye Türkler için cehennem yabancılar için cennet bir ülke olduğu için yıl boyu yüklü miktarda kira geliri elde eden Alman'a hiç kimse "Gel bakalım, şu kazandığın paranın vergisini ver" demedi.
Otellerin bin türlü denetime tabi tutulduğu ülkemde kayıt dışı otelcilik yapan yabancıların beş kuruş vergi ödediğini ben görmedim.
Peki bu vergi kaybı niçin akıları başa getirmiyor?
İlla beş yıldızlı oteller zarar edip işçi çıkardıklarında işsizlik rakamındaki yükselişi, vergi gelirindeki düşüşü görünce mi akıl başa gelecek?
Dün bir haber vardı nette. Bir İngiliz Türkiye'den 80 daire almış, seksenini de yıl boyu İngiltere'den gelen vatandaşlarına kiralıyormuş.
Ne güzel bir sistem. Taş Allah'ın, kuş Allah'ın, at taşı vur kuşu.
Elin İngilizinin ticari zekası bizim yetkililerde yok mu?
Halkımızın refahında kullanılacak gelirin göz göre göre kaybedilmesine niçin ses çıkarılmıyor?
Ülke hacı baba tekkesi mi...