​KURAN DA PSİKOLOJİ

KURANIN ÖZÜ


​KURAN DA PSİKOLOJİ

KURANIN ÖZÜ

Kuranın özü insan, insanın özü psikolojidir. Kuran da anlatılan olaylara baktığımızda tamamen insan ilişkileri ve bu ilişkiler çerçevesinde insan psikolojisi ele alınmaktadır. Kuran hem peygamberlerin hem de onlara karşı gelenlerin gözünden bizlere olayları sunmakta ve her iki tarafında psikolojik durumlarını ele almaktadır. Yine Kuran da en çok atıf yapılan ve insanın psikolojik sağlamlığını bozan korku, öfke, haset hüzün ve ümitsizlik gibi duygu durumları bildirilmekte ve bunların çaresinin de cesaret, merhamet, şefkat ve ümit var olmak gibi hasletlerin olduğu belirtilmiştir. Bu hasletlere sahip olmanın ve psikolojik sağlamlığı elde etmenin yolu da iyi ve güzel işler yaparak insanlara faydalı olmaktır.

Yine Kuran nöropsikolojiye de Hud suresi 56. ayetle atıf yapar: O'nun, alnından yakalayıp-denetlemediği hiç bir canlı yoktur. Bugün bilimsel araştırmalar insanın alın bölgesinin hemen arkasında beynimizin frontal yani ön lobu bulunmaktadır. Bu lob beynimizin ana kumanda merkezidir. Kişiliğinizin yönetildiği yer olmanın yanı sıra, problem çözme yetenekleri, hafızanın yönetimi, lisan, karar verme ve itkilerin kontrolü gibi işler de buradan yürütülür. Kısacası, bu bölge, davranışlarınızı nasıl icra edeceğinizi belirleyen donanım ve tecrübelerin toplandığı kısımdır. Frontal lobun sol yanı lisan ağırlıklıdır. Sağ taraf ise daha ziyade lisan gerektirmeyen becerilerden sorumludur. Görüldüğü üzere insanın nöropsikolojik olarak da Allahın kontrolünde olduğunun açık bir delilidir bu ayet. Ayrıca bu ayet insan psikolojisinin çeşitli yönlerden incelenmesine ve bu konuda bilgi edinilmesine de dikkat çekmiştir. Bir nevi psikoloji ilmini öğrenmeye teşvik vardır.

Öğrenmeye teşvik demişken Allah, ilk inen sure olan Alak suresinin 5. Ayetinde şöyle buyurmaktadır: İnsana bilmediğini öğretendir. İnsanın burada öğrenme ve hafıza boyutlarına atıf yapılarak insan psikolojisine değinilmiştir. Bir önceki ayette ise: Ki O, kalemle (yazmayı) öğretendir. Burada kalemi hem yazma aracı hem de ilim manasında anlamak gerekir. Yine bu surenin ilk inen ayeti olan Oku ayetini Cebrail A.S. Peygamber efendimize(SAV) getirdiğinde elinde ne bir kitap, ne bir yazı ne de yazılı bir metin vardı. Peki, okunacak olan ne idi? Burada okumaktan kasıt başta insanın kendini her anlamda tanıması, anlaması ve farkına varması daha sonra ise kendinden yola çıkarak tüm kâinatı anlaması ve farkına varması idi. Bir sonraki ayet olan Yaratan Rabbinin adıyla oku- O insanı alakadan(embriyodan) yarattı ile insanın ve kâinatın yaratılışına dikkat çekerek insanın kendi içine dönmesini ki bu hem fiziksel hem de psikolojik bir bakış ve farkındalığı ifade ediyordu. Ayrıca ayette geçen alak kelimesi de ilgi alaka kelimeleri ile aynı köke sahiptir. Yani insanın önce ilgi ve alakasının kendi psikolojik durumuna dönerek anlaması ve buradan yola çıkarak artı ve eksi yönlerinin farkına varması hedeflenmiştir.

Yine Kasas suresi 23 ve 28. Ayetlerde Hz. Musanın yaşadığı bir olay anlatılmıştır. Bu olayda Hz. Musa Mısırdan kaçmış ve Medyen isimli bir şehre sığınmıştır. Bu sırada koyunları sulayan çobanlar ve kendi koyunlarını sulamak için bunları bekleyen iki kız görmüştür. Onlara durumlarını sorduğunda kızlar çobanlardan çekindiklerini ve onlar gittikten sonra sulama işini yapabileceklerini söylemişlerdir. Hz. Musa ise onlara yardımcı olarak koyunlarını sulamıştır. Yine buradan da anlaşılacağı üzere yardım etmenin önemi ve (KASAS 24.) ( Hemencecik sürülerini suladı, sonra yine gölgeye çekilerek dedi ki: 'Rabbim, doğrusu bana indirdiğin her hayra muhtacım.' )ayeti ile de ALLAHa Dua etmenin insanın psikoloji si üzerinde ki olumlu etkileri görülmektedir. Bu olayı kızlar babaları olan Hz. Şuayba anlatmışlar, Hz. Şuayb ise Hz. Musayı çağırtmıştır. Hz. Musa geldiğinde başından geçenleri anlatmıştır. Hz. Şuayb ise korkma artık onlardan kurtuldun diyerek pozitif bir telkin vererek aslında terapi süreci başlatmıştır. Korkma diyerek Hz. Musanın temel bir negatif duygusunu tespit etmiş yani limbik sistemi ile ilgili bilgilendirme yapmış ve sonra da güven ortamı oluşturmak amacıyla kızlarından biri ile aile kurması için bir şart koşarak sevgi ve ilgi boyutunu öne sürmüştür. Ayrıca ücret ve iş konusunu da değinerek temel ihtiyaçların karşılanmasına da atıf yapmıştır. Böylece psikolojinin temel taşlarından biri kabul edilen Maslow piramidinde yer alan basamakları ve bunlarla ilgili çözümleri Hz. Musaya sunmuştur. Bu anlatımdan Hz. Şuaybın aslında insan nöropsikolojisinden anladığı ve bir nöropsikolog olabileceği izlenimi uyanıyor. Hz. Şuaybın peygamberlerin hatibi olarak anılması da buna bir atıf gibi durmaktadır. Hitabetin kuvvetli ve etkileyici olabilmesi için insan psikolojisini bilmek ve hâkim olmak gerekir. Ayette bahsi geçen sekiz ve on yıl atıfları da Hz. Musanın bu ilim konusunda bilgi sahibi olması ve bu yıllar içerisin de uzmanlaşmasına da dikkat çekilmektedir. En doğrusunu Allah bilir.

Sonuç olarak bize şah damarımızdan yakın olan ve gönlümüze sığan Allah, insanın özü olarak yarattığı insan psikolojisi konusunda insanların bilgi sahibi olmasını ve farkındalığa kavuşmasını murat etmiştir. Kendine dost ve kul olunmasını da bu farkındalığa bağlayan Allah psikolojik farkındalığı ve bunun yollarını da bir ikram olarak insana vermiştir. İnsan bu ikramın farkında olmalıdır. Bu ikramın farkında olan psikolojik farkındalığa erişir. Psikolojik farkındalığa erişen kendini bilir, kendini bilen Rabbini bilir, Rabbini bilen Allah ile dost olur. Allah ile dost olana dünya da ahirette cennettir.

Asel UÇAK Araştırmacı-Yazar