Önce İstanbul Anakent Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlunun tutuklanmasına yönelik başlayan protesto gösterileri, sonra adalete, hukuka, demokratik ve laik cumhuriyetimize sahip çıkmak amacıyla birçok kentimize yayıldı. Bu sırada güvenlik güçlerinin yine orantısız gücün de ötesinde şiddete baş vurduğu gözlemlendi. Özellikle 23 Mart Pazar akşamı Saraçhanede onlarca kişiye yapılan polis saldırıları, insanları çok öfkelendirdi ve üzdü. Benzer şekilde 27 Mart Perşembe günü Şişlide de kötü olaylar yaşandı.
Ancak her şeye karşın Türk gençliği, bu üzücü olaylarda kendini kanıtladı ve sinmiş olmadıklarını gösterdi. Bunun gelecek için büyük bir kazanç olduğu görülecektir. Siyasetçiler ise eylemleriyle ve söylemleriyle yine sınıfta kaldı.
22 Mart Cumartesi günü Saraçhane Meydanında konuşan Ankara Anakent Belediye Başkanı Mansur Yavaş şunları söyledi: Dün doğuda bir yerde, bana göre paçavra olan bayraklar sallanırken, o mitinge gidenlere polisler pamuk şekeri verirken buradaki müdahaleyi doğru bulmuyorum. Emniyet güçlerinden buradaki gençlere de pamuk şekeri ikram etmelerini bekliyoruz. PKK terör örgütünün bayrağına paçavra demesi, bazı bölücüleri kızdırdı. Ertesi gün Özgür Özelin aynı meydanda yaptığı konuşmada paçavra sözünden alınanlar için ‘helallik istemesi de laik devletin nerelere getirildiğini göstermesi bakımından düşündürücüdür.
24 Mart Pazartesi günü CNN Internationala konuşan Özgür Özel, Ülkemizin Batı ülkeleriyle güçlü ilişkiler kurmasını ve NATOnun güçlü bir müttefiki olması gerektiğini söyledi. Çareyi, NATOdan ya da batıdan değil, kendi ülkemizden bulmak gerekir.
Özgür Özel, 26 Mart Çarşamba günü BBCye verdiği röportajda şunları söyledi: İngiltere'nin tepki göstermemesini anlamıyoruz! Nasıl bir gerekçesi var, nasıl bir sebebi var? Bütün Avrupa tepki gösterirken, İngiliz İşçi Partisinin bu konuda herhangi bir şey söylememesini gerçekten anlamıyoruz. Terk edilmişlik hissediyoruz. İstanbulun Büyükşehir Belediye Başkanını alıp hapse koyuyorlar ve İngiltere buna ses çıkarmıyor. O zaman bu nasıl dostluk, bu nasıl kardeş parti, bu nasıl demokrasiyi birlikte savunmak? Demokrasinin beşiği İngiltere ve bizim kardeş partimiz İşçi Partisi buna nasıl sessiz kalabiliyor? Gerçekten çok kırgınız. Türkiyenin iç sorunlarının çözümü, İngiliz muhipler cemiyetinin kurucusu olan Türk düşmanı bir devletten beklenmez. Sizin Türk Milletinden başka baş vuracağınız hiçbir devlet, hiçbir kişi yoktur. Çektikleri eziyetlere karşın Türk Milletinin meydanları doldurması sizlere yetmiyor mu?
Batının Selahattin Demirtaş için yıllardır çağrı yaptığı bilinmektedir. Şimdi aynı çağrıyı İstanbul Anakent Belediye Başkanının tutuklanması için de yapmaktadır. İki yüzlü batı, Ergenekon, Balyoz ve 28 Şubat gibi sahte davalarda tutuklanan üst düzey komutanlar ve diğer vatanseverler için kılını kıpırdatmamıştı. Şimdi de Zafer Partisi genel başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ için hiçbir sözleri yoktur. Türkiye'nin 26. Genel Kurmay Başkanı, suç örgütü lideri olarak tutuklanırken batının sessiz kaldığını unutmamalıyız. Bu durumların çok iyi analiz edilmesi gerekmektedir. Batıya güvenerek yerli ve milli politika uygulanamaz.
Bertolt Brechtin (1898-1956) Ya hep beraber ya da hiçbirimizşiirini slogan yaparak meydanları dolduran gençler, ülkemizin aydınlık geleceğidir. Ancak eşsiz önderimiz Atatürkün ilke ve devrimlerine bilinçli şekilde bağlılık duyan, tam bağımsız, laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyetine, Türk milletine, Türk vatanına, Türk tarihine ve Türklerin geleceğine dört elle sarılacak kuşaklarla ülkemizin aydınlığa kavuşacağı bilinmelidir. Siyasi iktidarın, emniyet güçleri aracılığıyla bu gençlere yaptıkları kötü davranışların son bulması çok önemlidir; olayların daha sakin ve güvenli bir şekilde yönetilmesi gerekmektedir. Ülkemizin geleceği olan gençlere zulüm yapan iktidarlar, kendi ülkelerinin geleceğini karartmaktadır.