Uluslararası ilişkilerde sağlıklı analiz yapabilmek dünya siyasetine yön veren kürüsel güçlerin tarihi geçmişlerini ve çıkar mücadelelerinin neye, nerelere dayandığını çok iyi bilmekten geçiyor. Bugün dünya’yı dizayn eden devletler eskisi kadar etkinliği olmasa da ilk sırada ABD ve akabinde Rusya gelmektedir. Bu iki devletin tarihi geçmişlerine kısaca baktığımızda ABD Batı Avrupalı Katolik Hristiyanların ve Avrupalı zengin Yahudi sermayedarların ağırlıklı olduğu bir devlet. Rusya ise Doğu Hristiyanları olarak nitelendirdiğimiz Ortadoksların ağırlıkta olduğu bir devlettir. (Doğu Hristyanları: Eski Bizans, şimdiki Yunanistan, Bulgaristan ve Balkan Slav topluluklar.) Hristiyanlığın bu iki büyük meshebine (Katolikler-Ortadokslar) mensuplarda bilindiği üzere tarihten günümüze tabiri caizse kedi-köpek mücadelesi içindedirler. Öyle ki Fatih’in İstanbul’u fethi öncesi İstanbul’lu yerleşik Ortadoks Rumlar Katolik dünyasından yardım almaktansa (Vatikan’dan) Müslümanların sarıklarını görmeyi yeğleriz diyerek aslında bugünkü dünya çıkar çatışmalarının ip ucunu bize vermişlerdir. En son Türk-Rus jet krizi ile tırmanan Türk-Rus gerilimi TÜRK-RUS gerilimi gibi gözükse de asıl gerilimin önce Gürcistan sonra Ukrayna ve Kırım’a hoyratça saldıran Ortadoks Rusya ile Katolik batı dünyası ABD arasındadır. Bilindği üzere Türkiye Batı dünyası ile eklemlenmiş NATO müttefiki bir ülkedir. Türkiye ile Rusya arasında yaşanan jet kirizini kendi açısından fırsata çevirmek için fırsat kollayan batı dünyası (Katolikler), AB nezdinde ambargolarla dize getiremediği Rusya’ya karşı Türk tarafını Türk-İsrail ilişkilerinin normalleşmesini isteyerek açık bir şekilde desteklemişlerdir. Bu destek Batı dünyasının Türk hayranı olduklarından değil şımarık yayılmacı Ruslara haddini bildirme adına Rusya açısında düşman olan Türkler tarafında olmaktan ibarettir. Dünya da olduğu gibi bölgede de hayli güçlü olan Rusya buna karşı Ortadoks Yunanlara mali destek sözü vererek Filistin devletini tanımalarını istemiştir. Tarihten günümüze Batı ile istenilen dosthane ilişkiler kuramayan ve ekonomik krizle boğuşan Yunanlar ise ayağına gelen bu teklifi geri çevirmeyerek Müslüman ve İSRAİL düşmanı Filistin’i 300 Yunan parlamenterin hazır bulunduğu Yunan meclisinde devlet olarak tanımıştır. Karşılıklı bu hamleler ile iyice gerilen ABD-RUS ilişkileri destek verdikleri KÜÇÜK AKTÖR kendilerine güdümlü devletleri birbirine karşı kışkırtarak soğuk savaş döneminde amansız bir güç savaşı içine girmişlerdir. Yaklaşık altı ay önce kadar RUS destekli İran’ın desteklediği Yemen’deki Şİİ Hursileri ABD destekli Suud yönetiminin bombalaması bu tezimizin en açık örneklerinden sadece biridir. Son olarakta İsrail düşmanı Filistini Rusya’nın desteği ile Yunan parlementosunda devlet olarak tanımasına karşı ABD destekli Suud yönetimi Rus müttefiki İran bağlantılı Şİİ din adamı Şeyh En Nemr’inde aralarında bulunduğu 47 kişiyi terörist oldukları gerekçesi ile asılması gelinen ABD-RUS geriliminin İslam dünyasındaki meshepçi gerilim şeklinde bize sunulmaktadır. Görüldüğü üzere Küresel süper güç devletlerin güç mücadelesi sahnesine dönen bölgemizde en ufak bir savaşın bile telafisi olmayan sonuçları olacağı aşikardır. Hele hele iki müslüman ülke (İran-Suudi Arabistan) savaşı Türkiye ve bölge ülkeleri açısından ortada Suriye savaşı varken felaket olacaktır. Türkiye Cumhuriyetinin şu aşamada uluslararası literatüründe aktif tarafsız bir politika izlemesi ise en akılcı dış politika olarak gözüküyor.Barış için katkıda bulunan bütün canlara selam olsun. Saygılarımla... (adem) adem-evren adem_yasar@outlook.com
Küçük Aktörler Büyük Oyunlar