​NEDEN


​NEDEN

Gülen yüzlerimiz vardı eskiden, dostlarımız, uçurtmalarımız vardı. Siyah falan pek bilmezdik biz. Yeni yeni giydirdiler siyahları bize. Mutluluktan ağlardık önceleri şimdi göremez olduk mutluluğu. Uçurtmayı vurdular, çiçeklerimizi soldurdular. Oluk oluk akıttılar kanımızı. Adına terör dediler bunun. Ben bilmezdim bomba nedir. Küçüktük ya hani toz pembe sanardık dünyayı, aslında karanlıktan ibaret olan bu dünyayı. Bu güzel gökyüzü altında bu kadar kötü insan yaşayabileceğini düşünmemiştik hiç. Arka arkaya patlattılar hem bombayı hem hayallerimizi. Hiç tanımadığım abilerimi, ablalarımı yitirince anladım bombanın ne olduğunu. Evet, ben artık biliyorum bomba ne demek, terörün, acının ne olduğunu biliyorum artık. Kesin artık şu bombaları, öğrendim ben her şeyi. Çok şey istememiştik halbuki. Güneşe gülerek baksak yeterdi çok gördüler onu da. Lanetledik terörü, ağladık, kararttık profillerimizi. Bitti sanmıştı insanlarımız, yine yanılmışız. Onların ellerine ne geçti bilmiyorum ama bizim elimizde kalan bir hiçti. Ne gülen yüzümüz kaldı geride ne oğul ne kız. Göçüp gittiler işte yok yere. Ne vardı dedim bu kadar çabuk gidecek, tek bir tebessüme tahammül edemeyen terörü unutmuştum o an. Ağlıyor şimdi analarımız babalarımız. Neye ağlıyorlar acaba? Giden yavrulara mı yoksa uyanmazsak ileride gidecek olan yavrulara m? Giden güzel günlerimize mi bu özlem yoksa şuan ufukta görünmeyen güzel günlere mi? Soramadım bunları onlara. Soramadım çünkü analarımız, babalarımız ağlamakla, daha bir tanesi kabuk bağlamamışken yeni yaralarını sarmakla meşguller. Bense şu 14 yıllık hayatımda anlayamadığım insanları düşünmekle, neden bu kadar kötü olduklarını, niçin kana bu kadar meraklı olduklarını düşünmekle meşgulüm. Ülkemin geri kalanını sormayın. Onlarsa şuan uyuyorlar. İnsanlarımızın çığlığını duymayarak... Hatice Ekin Akpınar