15 Temmuzda milletin sandıkta sergilediği iradeyi namus bilen ve ben bugüne kadar halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım diyen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde milletimiz sandıktaki iradesi ile birlikte demokrasimize sahip çıkmıştır. Bizim 15 Temmuzdan çıkardığımız en önemli derslerden biri şudur liderlik her kişinin değil er kişinin işidir. Sadece ortalık süt limanken değil, zor zamanlarda en önde yürürseniz lider olursunuz. Liderlik cesaret ister ve lider cesur ise o cesaret tüm millete sirayet eder. 15 Temmuz, tüm milletimizin bir liderin etrafında kenetlenerek demokrasisine yapılan saldırıyı yerle yeksan ettiği ve geleceğine sahip çıktığı, darbelerle darbelenmiş yaralı demokrasisine kişilik kazandırdığı, vesayet kırıntılarından da kurtulma iradesini ortaya koyup tam ve reşit demokrasi olma yolunda eşiği geçtiğimiz tarihtir diyen Genel Başkan Recep Konuk, 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeniyle mesaj yayınladı.
15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü nedeniyle bir mesaj yayınlayan 25 ve 26. Dönem AK Parti Karaman Milletvekili ve Pankobirlik Genel Başkanı Recep Konuk, Bundan tam 3 yıl önce demokrasi tarihimizin en önemli sınavını verdik. Demokrasimize, birliğimize ve istikbalimize kasteden o menfur saldırı karşısında milletimiz bir olarak, birlik olarak demokrasimize sahip çıktı, sandıkta tecelli ettirdiği iradesinin gasp edilmesine müsaade etmedi diye konuştu.
MİLLET İRADESİNE MÜDAHALEYE ASLA İZİN VERİLMEMİŞTİR
Başkan Konuk açıklamasında, ülkesine koşulsuz sevgiyle bağlı, demokrasi ve hukukun üstünlüğünü ortak değer olarak benimsemiş milletimizin cesaret ve feraseti o gün ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyenlerin hayasız girişimini boşa çıkardığını, her ne şekil veya gerekçe ile gelecekte de böyle heveslere kapılacaklara karşı verdiği güçlü ses ve tavırla da demokrasimize ve millet iradesine müdahaleye asla izin vermeyeceğini ilan ettiğini belirterek, açıklamasını şöyle sürdürdü;
O gün verdiğimiz demokrasi mücadelesinde kaybettiğimiz kardeşlerimizi, demokrasi bayrağını yere düşürmemek için en ön saflarda mücadele eden demokrasi kahramanı şehitlerimizi, özlemle, rahmet ve minnetle anıyoruz. Dualarımız onlarla.
Onların fedakârlığı ve cesareti ile birlikte o gün meydanlarda, sokaklarda, kışla önlerinde verdikleri mücadele ile ülkemiz demokrasisine Cumhuriyetimiz öncesinde musallat olmuş müdahalecilik geleneğini bir daha devreye girmemek üzere sistemden söküp atan milletçe ortak hatıramızı, tavrımızı unutmamak ve unutturmamak hepimizin mesuliyeti, hepimizin sorumluluğudur.
15 Temmuz Türkiye siyasetinin fasit daireye hapsolmuş gelgitlerini bitiren tarihi bir dönüm noktasıdır. Türk siyasetinin fasit dairesi o güne kadar, istisnalar hariç sandıkla gelenin darbe ile gitmesi ya da tankın namlusunun ucu kışladan görünür görünmez millet iradesinin vesayet odaklarına teslim edilmesidir. 15 Temmuzda milletin sandıkta sergilediği iradeyi namus bilen ve ben bugüne kadar halkın gücünün üstünde bir güç tanımadım diyen Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde milletimiz sandıktaki iradesi ile birlikte demokrasimize sahip çıkmıştır. Bizim 15 Temmuzdan çıkardığımız en önemli derslerden biri şudur liderlik her kişinin değil er kişinin işidir. Sadece ortalık süt limanken değil, zor zamanlarda en önde yürürseniz lider olursunuz. Liderlik cesaret ister ve lider cesur ise o cesaret tüm millete sirayet eder. 15 Temmuz, tüm milletimizin bir liderin etrafında kenetlenerek demokrasisine yapılan saldırıyı yerle yeksan ettiği ve geleceğine sahip çıktığı, darbelerle darbelenmiş yaralı demokrasisine kişilik kazandırdığı, vesayet kırıntılarından da kurtulma iradesini ortaya koyup tam ve reşit demokrasi olma yolunda eşiği geçtiğimiz tarihtir dedi.
DEFALARCA YAŞADIK, HER DARBEDE KAYBEDEN MİLLETİMİZ OLMUŞTUR
Genel Başkanı Recep Konuk, ülkemizde yaşanan darbelerde kaybedenin hep millet olduğunu söyleyerek şunları söyledi;
3 yıl önce geçtiğimiz eşik öyle bir eşiktir ki, darbeler veya müdahalelerle bozulan ekonomik, sosyal ve siyasal düzeni tekrar tekrar tesis etmek için yıllarca ziyan ettiğimiz zamanımızı ve eforumuzu artık yeniden inşa değil geleceği inşa etmek için kullanmamızı sağlayacak bir eşiktir. Ekonomideki, sanayideki, ticaretteki, teknolojideki ilerleme büyümemizin, dünya milletler ailesi arasında itibarlı ve güçlü bir ülke olmanın yegâne yolu kuşkusuz güçlü demokrasi ve ülkemizi içe kapatan asıl işi ve hedeflerine odaklanmasını engelleyen istikrarsızlıklardan, demokrasi dışı müdahalelerden ari olmaktır. Defalarca yaşadık, biliyoruz; her darbede kaybeden milletimiz oldu. Her açık veya örtülü müdahalede ekonomik veya uluslararası siyasi hedeflerimizi ertelemek, ötelemek veya vazgeçmek durumunda kaldık. Her darbe veya müdahalede sanayimiz sendeledi, uluslararası ticaretimiz geriledi, söz sahibi olduğumuz uluslararası örgütlerde sesimiz kısıldı, binlerce millet evladı bedel ödedi, milletin sevdikleri, milletini sevenler bir birinden koparıldı, maddi kayıplarımızı telafi için yıllarımız kayboldu, manevi, insani kayıplarımız hiç geri gelmedi. Biz demokrasi tarihimizden öğrendik ki, darbelerin iki yüzü vardır, bir görünen yüzü bir de görünmeyen yüzü. Görünen yüz bellidir silahı elinde bulunduranlar, görünmeyen yüz ise darbecilerin hizmet ettiği mahfiller. Bu görünmeyen yüzün iç veya dış odaklar olmasının bir önemi yoktur, neticede onlar kazanan tarafta millet kaybeden taraftadır.
DARBENİN ASIL HEDEFİ MİLLETTİR
Yakın ve uzak tarihimizden tecrübeyle sabittir; darbe sadece siyasete, yönetenlere yapılmaz, darbenin asıl hedefi millettir ve şükür ki milletimiz 15 Temmuzda kendisine ve kendi iradesine darbe yapılmasına müsaade etmemiştir diyen Başkan Konuk, mesajını şu sözlerle tamamladı;
Ancak, asla akılımızdan çıkarmayacağız ki, o darbe girişiminin görünmeyen yüzleri dün silahla yapamadıklarını hem bugün hem yarın başka enstrümanları kullanarak yapmaya çalışacaklar. Milletle, millet hissiyatı ve asliyeti ile bütünleşmiş siyaseti bir birinden uzaklaştırmaya çalışacaklar. Kah ekonomimizi, kah huzurumuzu, kah istikrarımızı, kah kurumlarımızı, kah kişileri, milletin sevdiklerini, milletin sevdiklerinin itibarını hedef alacaklar. Ben inanıyorum ki, milletimiz dün buna müsaade etmedi, yarın da etmeyecek. 15 Temmuzda uyanıktı yarınlarda da uyanık kalmaya devam edecek. Millet olarak, siyaset kurumu olarak herkesin menfaatinin çatıştığı bu coğrafyada uyanık olmak ve uyanık kalmak zorundayız. Bu aynı zamanda bizim 15 Temmuz şehitlerine karşı borcumuzdur. Bu uyanıklık ve uyanık kalma hali, onların verdiği mücadele, sergilediği cesaret ve gösterdiği fedakârlığın bize yüklediği mesuliyettir. Biz o uyanıklığı göstereceğiz ve sürekli uyanık kalacağız, unutmayacağız ve unutturmayacağız ki, bu topraklarda istiklalimize ve demokrasimize karşı hayasızca bir saldırıya kimse cesaret edemeyecek, gelecek nesiller bedel ödemek zorunda kalmayacak.
Bu vesileyle Kahramanlıklarıyla demokrasimizi muhafaza etmemizi sağlayan demokrasi şehitlerimizi bir kez daha rahmetle ve minnetle, gazilerimizi şükranla anıyorum. Demokrasisini güçlendirmiş, yeniden inşa sürecinde önemli bir merhaleyi geride bırakmış Türkiyenin, daha güçlü, daha müreffeh, daha kudretli bir geleceğe doğru adımlarını hızlandırmış olarak yürümesi için hepimizin mesuliyetleri olduğunu hatırlatarak, Rabbimin milletimize 15 Temmuz gibi badireler yaşatmamasını temenni ediyorum. dedi.