Geçmişteki yatırımların bugünkü yöneticilerin elini güçlendirdiğini söyleyen Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam; Bugünkü belediye başkanı arkadaşlar sanmasınlar ki kendi yaptıklarından dolayı vatandaşımız rahat. Bizim dönemimizde ki yatırımlarımız olmasaydı, bugün her şey daha keşmekeş bir halde olurdu. dedi.
Saadet Partisi Konya İl Teşkilatı, Eylül ayı il divan toplantısını parti binasında kısıtlı katılımla gerçekleştirdi. Toplantıya Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam'ın yanı sıra, il başkan yardımcıları ve ilçe başkanları katıldı. Başkan Saydam, ülke ve Konya gündemine dair önemli açıklamalarda bulundu. Toplantının ardından devir teslim töreni de gerçekleştirildi. Başkan Saydam, partisinin Karatay eski İlçe Başkanı Ali Genç'e, Selçuklu eski İlçe Başkanı İbrahim Ceylan'a, Meram eski İlçe Başkanı Mustafa Uyar'a ve Yalıhüyük eski ilçe başkanı Abdullah Altuntaş'a çalışmalarından dolayı teşekkür ederek, plaket takdim etti. Saydam, Saadet Partisi Karatay İlçe Başkanı Fatih Karaman, Selçuklu İlçe Başkanı Lütfi Çelik ve Meram İlçe Başkanı Mutlu Öcal'a görevlendirme kağıtlarını, Yalıhüyük İlçe Başkanı Ebubekir Mücevhere ise mazbatasını vererek, bundan sonraki çalışma hayatlarında kendilerine başarılar diledi.
18YIL ÜRETİME DÖNÜK BİR POLİTİKA GÜDÜLMEDİ
Pandemi sürecinin tüm dünya ile birlikte Türkiye'yi de bir yerlere sürüklediğine dikkat çeken Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, alışkanlıkların ve yaşantının değiştiğine vurgu yaptı. Bu sürecin önümüzdeki günlerde de birçok sektörün kapanmasına, birçok kişinin işsiz kalmasına, farklı ihtiyaçların ve buna bağlı yeni sektörlerin ortaya çıkmasına sebep olacağını ifade eden Saydam; Bugün itibari ile geçici gibi duran bu süreç, belki de uzun yıllar sürebilir. Bu sebeple herkes adımını ona göre atmalıdır. Ortalama akıllı bir insan geleceğini, yarınını düşünür ve ona göre yatırımını yapar. Olası öngöremediği hadiseler için de yedek akçesini bir kenara bırakır. Normalde olması gereken budur.
EKONOMİ SAĞLAM DEĞİLSE HER SİSTEM ÇÖKER
Normal bir insan, aile veya işletme bu şekilde davranır. Ancak bazen aramızda ilerisini gerisini düşünmeyen birileri çıkabiliyor. Bu tip adamlar bir bakarsınız bir anda parlar, beklenmedik boyundan büyük işler yapmaya kalkarlar. Bu insanlar kazandıklarını, elindeki avucundakilerini bitirdikleri gibi, babasından, atasından kalanları da satarlar. Daha o yetmez bir bakarsınız ki hiç beklemediğiniz yerlerden bile borç evrakları gelir. Biz de tam da böyle bir dönemi yaşıyoruz sanki. İktidar 18 yıldır herhangi bir üretime dönük yatırım yapmadan, ekonomiyi sağlam temeller üzerine oturtmadan yol yaptı, hastane yaptı, köprü yaptı, stadyumlar, saraylar yaptı. Aslında kendisi de yapmadı da çoğu yabancı sermaye birilerine yaptırdı. Hepsi de hazine garantili. Özelleştirme kapsamında önceden kazanılmış ne kadar fabrikamız varsa, onlar da satıldı. Üstüne üstlük 1,5 trilyona yakın da borç var. Ödediğimiz vergiler, cezalar da cabası. Daha bunlar yetmedi, deprem için toplanan vergiler yok olmuş, bu yetmemiş işsizlik fonunda biriken para da ortada yok. Tabi bunlar bizim bildiklerimiz. Ortaya çıkanlar. Bilmediğimiz daha neler vardır Allah bilir, kokusu yakında çıkar. Bütün bunları şunun için anlattım. Bu dönemin en önemli konusu ekonomi. Sağlık tabi ki önemli, ancak paranız yoksa ekonominiz sağlam değilse sağlık bile sekteye uğrayabiliyor. Ekonominiz bozuksa, zaten ayakta zor duran bir ekonominiz varsa o da yıkılmasın diye almanız gereken önlemleri bile alamazsınız. Ve ister istemez salgının yayılmasına göz yummak zorunda kalırsınız. Ekonominiz sağlam değilse, sağlık sisteminiz çökebilir, eğitim sisteminiz çöker, hatta güvenlik zafiyeti bile ortaya çıkabilir. Ekonominiz sağlam olsun ki geleceği planlayabilesiniz. Ekonominiz sağlam olsun ki pandemi sürecinde kimseye minnet etmeden, hiçbir endişe duymadan önlemleri alabilesiniz. Bu iktidar döneminde maalesef hem ülkemiz için hem de şehrimiz için geleceğe dair bir yatırım yapılmadı. Hep günü kurtarmakla, vatandaşı sanal olarak rahatlatmakla vakit geçirildi. Nereden ele alırsanız alın. Yıllarımız boşa geçiyor. Bir kaç gün sonra Ekim ayına girmek üzereyiz. Adı üzerinde ekim ayı, çiftçimizin bu ayda gelecek yıl mahsul almak için
ekim yaptığı bir ay. Şimdi ekim yapmayan çiftçimizin gelecek yıl yaz aylarında mahsul alması mümkün mü? Tabi ki mümkün değil. Ancak şimdi ekenler, ekebilenler Haziran – Temmuz aylarında mahsul alabileceklerdir şeklinde konuştu.
İŞLER GÜNÜ KURTARMAKLA YÜRÜMEZ
Bugün Konya göç almaya devam ediyor. Sanayi büyüyor. Haliyle şehir de büyüyor. Şehrin bugün yapılması gereken birçok işi var diyen Saydam, konuşmasını şöyle sürdürdü: Trafiğinin rahatlatılması gerekiyor. Altyapı yakında sos verir. Altyapının ele alınması gerekiyor. Şehrin geleceğine dair daha şehir gitmeden yolu, altgeçitleri, üstgeçitleri, viyadükleri, sosyal alanları bugünden yapılması gerekiyor. Ama bunları yapmak yerine, zaman geçirilmeye zaman kazanılmaya çalışılıyor. Biliyorum şu anki idarecilerimizde yapmak istedikleri, yapacakları, projeleri mutlaka vardır. Ama yapamıyorlar. Çünkü imkân yok. Bugün basit bir 'millet bahçesi' olarak adlandırılan parkı yapacak parası olmayan bir belediye ile karşı karşıyayız. Anlamadığım konu, bu millet bahçesini belediye neden kendi imkanları ile yapmadığıdır? Görünürde projede belediyenin yapmayacağı bir husus yok. Hem paraları yok hem de belediye imkanları ile yapılabilecek bir proje müteahhide veriliyor. Atalarımız ne güzel söylemiş 'Ayranı yok içmeye, atla gider çeşmeye' diye. Allah'tan hemşerimiz Konyalı Çevre ve Şehircilik Bakanımız var da bazı şeyler yapılabiliyor. Yoksa inanın bu yapılanlar bile yapılamaz. Bu halde bile ağır aksak yürüyor. Gecikiyor. Neden? çünkü para yok. Ben onlar adına da üzülüyorum. Koskoca bir şehrin belediye başkanı olup, çaresiz kalmak. Gerçekten üzüntü verici. Bugün Konyada şehrimizin büyük bir yükünü çeken Nalçacı caddemiz var. Eğer geçmişte dönemin belediye başkanı şu anda rahatça kullandığımız, bu genişlikteki Nalçacı Caddesini bugünün şartlarını düşünerek açmasaydı, o gün bu çalışma yapılmamış olsaydı, demek ki her şey daha da keşmekeş olacaktı. Diğer taraftan bizim dönemimizde açtığımız, Ahmet Özcan Caddesi, Barış Caddesi, Fetih Caddesi, Ali Ulvi Kurucu Caddesi, Furgan Dede Caddesi. Bu caddeler bugünler düşünülerek açılmıştı. Günün şartlarında belki de bu caddelerin hiçbirine ihtiyaç yoktu. Ama bugün büyüyen şehrin büyük bir yükünü alıyor. Yani bu işler günü kurtarmakla olmuyor. Geleceği düşünmek, geleceğe göre hareket etmek durumundayız. Yoksa bugün yapılmayan işlerin ileride büyük sıkıntılarını çekeriz. Bugün baktığımızda genel olarak belediye hizmetlerinden vatandaşlarımızın büyük bir rahatsızlıkları yok. Bu nedenle idareciler de rahat davranıyor. Peki vatandaşımız neden rahatsız değil? Çünkü geçmişte yapılanlar, bundan 20-25 yıl hatta 30 yıl önce yapılanlar bugüne yetiyor da onun için. Bugünkü arkadaşlar sanmasınlar ki kendi yaptıklarından dolayı vatandaş rahat. Eğer bugün vatandaşımız belediyenin aslî vazifeleriyle ilgili hizmet alamasın, geçmişte yapılan yatırımlar olmasın, bugün vatandaşın eğlencesi için yaptığınız millet bahçesinin, parkların, bilim merkezinin, stadyumun, kongre ve spor salonlarının vatandaşımız nezdinde hiçbir değeri olmayacaktır.
KONYA OVASI SOS VERİYOR!
Diğer taraftan şehrin geleceğinin düşünülmeyen başka bir konusunun da tarım olduğunu aktaran Saydam, şunları kaydetti; Tarımda da aynı. Konya Ovası sos veriyor. Bu işten anlayan konunun erbabı kimseler olsun, akademisyenler olsun, odalarımız olsun sürekli uyarıyor. Ama maalesef kimse kulak asmıyor. Su istemeyen bitkilere adam gibi bir para verilmediği için çiftçimiz yaşamını sürdürmek, zarar etmemek, para kazanmak için yeşil bitkiye yöneliyor. Yeşil bitkiler su istiyor. Ve ovada sürekli sulama yapılıyor. Netice olarak yeraltı sularımız çekiliyor ve obruklar oluşuyor. Ama hiçbir önlem alınmıyor. Yakın bir zamanda kuraklıkla karşı karşıya kalacağız deniyor. Bu bilindiği halde hiçbir önem alınmıyor.
ÜLKE HER YÖNÜYLE BÜYÜK BİR ÇIKMAZIN İÇİNDE
İçerisinde bulunulan siyâsî, ekonomik ve sosyal sistemin her açıdan, her yönüyle kokuştuğunu ve çöktüğünü de kaydeden Saadet Partisi Konya İl Başkanı Hüseyin Saydam, Türkiye'nin birçok problemle karşı karşıya kaldığını aktardı. Eğitim sisteminin, ekonominin, sağlık sisteminin birçok problemi olduğunu da söyleyen Saydam, şu cümleler ile konuşmasını tamamladı; Emeklimizin, çiftçimizin,
işadamlarımızın, çalışanlarımızın, gençlerimizin birçok sorunları var. Bu sistemin alternatifi, sadece isim farklılığı olan, temelde olaylara bakış açıları fikir, proje ve idealleri aynı olan diğer partiler değildir, olamazlar. Zirâ onlar da sistemin bir parçasıdır. İnsanımıza söyleyecek yeni sözleri, idealleri ve iddiaları yoktur. Bu sistemin tek alternatifi Millî Görüştür ve Mili Görüşün tek temsilcisi de Saadet Partisidir. Bu köhnemiş, sürekli sorun üreten sistemin tek çözümü Saadet Partisidir. 50 yıldır vurguladığımız temel ilkelerimizden olan 'Önce Ahlâk ve Maneviyat' anlayışı ile gençlerimize maneviyat, moral ve hedefler; vizyon ve misyonlar ortaya koyuyoruz. Etkin ve yaygın kalkınma anlayışımız ile gençlerimize iş, aş, gelecek sunmak için çalışıyoruz. Adâlete, ehliyet, liyakat ve fırsat eşitliğine önem veren yönetim anlayışımız ile gençlerimize ve insanımıza umut vadediyoruz. 'Yaşanabilir Bir Türkiye' anlayışımız ile ülkemizdeki her bir ferdin mutlu, gelecekten umutlu, müreffeh bir ülkede yaşamayı hak ettiğini, 'Yeniden Büyük Türkiye' vizyonumuz ile ülkemizin her alanda kendine yeten, komşuları ile barışık, bölgesinde ve dünyada sözü dinlenilen bir ülke olmasını temin etmek istiyoruz. 'Yeni Bir Dünya' idealimiz ile de dünyadaki tüm haksızlıkların, hukuksuzlukların, sömürünün, tahakkümün ortadan kaldırılmasını temin etmek için çalışıyoruz. Saadet Partisi olarak toplumun her türlü sorununa ilişkin tespit, teşhis ve tedaviyi içeren uygulanabilir, akılcı, fizibilitesi yapılmış projelerimiz vardır. Bu projeleri dönem kamuoyu ile paylaşıyoruz. Projeleri uygulayacak alanında yektin, tecrübeli ve uzman kadrolarımız da vardır.