Dava ve cezalarda zamanaşımı süresi nedir? Aile, ceza, iş, borçlar ve miras hukukunda dikkat edilmesi gereken zamanaşımı süreleri neler? Avukat Elvan Kılıç bilgilendiriyor.
Zamanaşımı; kanunların kişilere tanıdığı hakların, getirdiği yaptırımların yerine getirilmesi için kendilerine belirlenen sürelerin aşılmasını ifade etmektedir. Bir diğer deyişle bir hak, kanunda öngörülen sürede yerine getirilmediğinde hukuk düzeninde birtakım sonuçlar doğmaktadır. Zamanaşımı ve hak düşürücü süre bu sürelerdendir. Birey, kendisine kanun tarafından belli bir süre ile tanınan hakkı için gerekli mercilere başvuramazsa o hakkı kullanamaz, bu duruma zamanaşımı denmektedir. Zamanaşımı, hukukumuzda sıkça karşılaşılan bir hukuk terimidir. Zamanaşımı bir defidir, yani savunma fırsatıdır. Karşı taraf bu defiyi yani savunma fırsatını kullanarak karşı tarafın hakkını kullanmasına engel olabilir. Bununla birlikte zamanaşımı bir borcu sona erdirmez, sadece borçluya ödemekten kaçınma hakkı verir. Borçlu zamanaşımına rağmen borcu öderse bu geçerli bir ödemedir ve bu ödemenin iadesini isteyemez. Ayrıca dava veya icra takibinde zamanaşımını ileri sürmeyi ihmal ederek borcu öderse veya borcun olmadığı, ödendiği, miktarının az olduğu gibi borca ilişkin itirazlarda bulunursa, sonradan zamanaşımı olgusunu ileri süremez.
Zamanaşımı kavramı davadan davaya, hukuki ihtilafın durumuna göre değişir.
1. Aile hukukuna ilişkin boşanma, nişanlılık, evliliğin iptali, zina sebebiyle boşanma vb. davalar için zamanaşımı Türk Medeni Kanununda şöyledir:
a. Nişanlılığın sona ermesinden doğan dava hakları, sona ermenin üzerinden bir yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
b. Evliliğin iptali davası açma hakkı, iptal sebebinin öğrenildiği veya korkunun etkisinin ortadan kalktığı tarihten başlayarak 6 ay ve her halde evlenmenin üzerinden 5 yıl geçmekle düşer. Yani kişi bu hakkını kullanamaz.
c. Zina halinde davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak 6 ay ve her halde zina eyleminin üzerinden 5 yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
d. Eşlerden her biri diğeri tarafından hayatına kastedilmesi veya kendisine pek kötü davranılması ya da ağır derecede onur kırıcı bir davranışta bulunulması sebebiyle boşanma davası açabilir. Davaya hakkı olan eşin boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay ve herhâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Affeden tarafın dava hakkı yoktur.
e. Eşlerden biri küçük düşürücü bir suç işler veya haysiyetsiz bir hayat sürer ve bu sebeplerden ötürü onunla birlikte yaşaması diğer eşten beklenemezse, bu eş her zaman boşanma davası açabilir.
f. Eşlerden biri, evlilik birliğinden doğan yükümlülüklerini yerine getirmemek maksadıyla diğerini terk ettiği veya haklı bir sebep olmadan ortak konuta dönmediği takdirde ayrılık, en az altı ay sürmüş ve bu durum devam etmekte ve istem üzerine
hâkim veya noter tarafından yapılan ihtar sonuçsuz kalmış ise; terk edilen eş, boşanma davası açabilir. Diğerini ortak konutu terk etmeye zorlayan veya haklı bir sebep olmaksızın ortak konuta dönmesini engelleyen eş de terk etmiş sayılır. Davaya hakkı olan eşin istemi üzerine hâkim veya noter, esası incelemeden yapacağı ihtarda terk eden eşe iki ay içinde ortak konuta dönmesi gerektiği ve dönmemesi hâlinde doğacak sonuçlar hakkında uyarıda bulunur. Bu ihtar gerektiğinde ilân yoluyla yapılır. Ancak, boşanma davası açmak için belirli sürenin dördüncü ayı bitmedikçe ihtar isteminde bulunulamaz ve ihtardan sonra iki ay geçmedikçe dava açılamaz.
2. Ceza Hukukunda Zamanaşımı; Türk Ceza Kanununda düzenlendiği üzere dava ve ceza zamanaşımı olarak ikiye ayrılır.
a. TCK md. 66da düzenlenen dava zamanaşımı, suçun işlendiği tarihten itibaren belli bir süre geçtiği halde dava açılmamış veya dava açılmasına rağmen kanuni süre içinde sonuçlandırılmamış ise, devletin cezalandırma hakkından vazgeçmesi ve ceza davasının düşmesi sonucunu doğurmaktadır.
b. Her suç için kanunda belirlenen cezanın üst sınırı dikkate alınarak ayrı ayrı belirlenir. Önce suçun üst sınırı bulunur, suçun üst sınırına göre TCK Madde 66da düzenlenen zamanaşımı süresinin dolup dolmadığı tespit edilir. Suçun kanundaki cezasının üst sınırı belli değilse, süreli hapis cezalarında üst sınır en fazla 20 yıl olarak kabul edilir.
c. Eğer şikâyete tabi bir suç işlenmiş ise; mağdur şikâyet hakkını belirli zamanaşımı
süresinde kullanabilecektir. Bu süre 6 ay olarak kabul edilmiştir. 6 aylık süre suçtan zarar görenin fiili ve faili öğrendiği tarihten başlar.
d. Ceza Zamanaşımı ise; kesinleşen mahkûmiyet kararının belli bir süre içinde infaz edilememesi halinde, hükümlü hakkında mahkûmiyet hükmünün infazından vazgeçilmesidir. Yani infazı ortadan kaldıran bir kurumdur. Mahkûmiyet hükmünün infazından vazgeçilmesi dışında, cezanın diğer tüm hukuki sonuçları devam eder.
e. Ceza Zamanaşımı süreleri Ceza Kanununda düzenlenmiş olup bu süreler aşıldıktan sonra artık infazı gerçekleştirilemeyecektir. Bu süreler yeni yasal bir değişiklik olmadıkça şöyledir:
1. Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezalarında 40 yıl,
2. Müebbet hapis cezalarında 30 yıl,
3. 20 yıl ve daha fazla süreli hapis cezalarında 24 yıl,
4. 5 yıldan fazla hapis cezalarında 20 yıl,
5. 5 yıla kadar hapis ve adlî para cezalarında 10 yıl,
6. Fiili işlediği sırada 12 yaşını doldurmuş olup da 15 yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; 15 yaşını doldurmuş olup da 18 yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle ceza infaz edilmez.
3. İş Hukukunda zamanaşımı süreleri İş Kanununda düzenlenmiştir.
a. İşçinin ücret alacakları İş Kanununda belirtildiği gibi 5 yıllık zaman aşımına tabidir. Yolluk, ikramiye, izin ücreti ve fazla çalışma ücretleri de bu kapsamdadır.
b. Sözleşme sebebiyle ortaya çıkan borçların ifa edilmemesinden doğan tazminatlar ise 10 yıllık zamanaşımına tabidir. İhbar tazminatı, kıdem tazminatı, kötü niyet tazminatı, iş kazası sebebiyle doğan alacaklar 10 yıllık zamanaşımı süresinin kapsamındadır.
c. Yine aynı kanun uyarınca iş sözleşmesi feshedilen işçi, geçersiz olduğunu düşündüğü fesih bildiriminin tebliğinden itibaren bir ay içinde işe iade davası açmalıdır. İşçi için
dava açma süresinin başlangıcı feshin tebliğ tarihidir. Bu süre içinde işçi dava açmadığı takdirde işe iade edilme hakkını kaybedecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, ihbar süresi geçtikten sonra bir aylık süre olmayıp, fesih bildirimi yapılması ile birlikte bir ay içerisinde işe iade davası açılabileceğidir.
4. Borçlar Hukuku bakımından zamanaşımı süreleri Türk Borçlar Kanununda düzenlenmiş olup alacak hakkının, belli bir süre kullanılmaması halinde, dava edilebilme niteliğinden yoksun kalmasını ifade etmektedir.
a. Bir alacağın zamanaşımına uğraması için, zamanaşımı süresinin geçmesi gerekmektedir. Borçlar Kanunu 146. maddede genel zamanaşımı süresi 10 yıl olarak düzenlenmiştir.
b. Bazı alacaklar için beş yıllık zamanaşımı uygulanır. Bunlar:
ü Kira bedelleri, anapara faizleri ve ücret gibi diğer dönemsel edimler.
ü Otel, motel, pansiyon ve tatil köyü gibi yerlerdeki konaklama bedelleri ile lokanta ve benzeri yerlerdeki yeme içme bedelleri.
ü Küçük sanat işlerinden ve küçük çapta perakende satışlardan doğan alacaklar.
ü Bir ortaklıkta, ortaklık sözleşmesinden doğan ve ortakların birbirleri veya kendileri ile ortaklık arasındaki; bir ortaklığın müdürleri, temsilcileri, denetçileri ile ortaklık veya ortaklar arasındaki alacaklar.
ü Vekâlet, komisyon ve acentelik sözleşmelerinden, ticari simsarlık ücreti alacağı dışında, simsarlık sözleşmesinden doğan alacaklar.
5. Miras Hukukunda zamanaşımı ise birtakım olaylara göre kanunda düzenlenmiştir.
a. Davacının kendisinin mirasçı olduğunu ve iyiniyetli davalının terekeyi veya tereke malını elinde bulundurduğunu öğrendiği tarihten başlayarak 1 yıl, herhalde mirasbırakanın ölümünün veya vasiyetnamenin açılmasından başlayarak 10 yıl, iyiniyetli olmayanlara karşı 20 yıldır.
b. Mirasçılık belgesinin iptali davasında bir zamanaşımı söz konusu değildir, belgenin iptali her zaman istenebilir.
c. Denkleştirme davaları 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir.
d. Yasal mirasçılar için miras reddi süresi mirasbırakanın ölümünü öğrendikleri tarihteitibaren 3 aydır.