​İçişleri Bakanı Soyludan Sedat Peker açıklaması

.


​İçişleri Bakanı Soyludan Sedat Peker açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Sedat Peker'in kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt verdi. Soylu, "Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyeti'nden özür dileyecek, gelecek adalete teslim olacak, kuzu kuzu cezaevine girecek ve cezasını çekecek" dedi. "İstifa etmeyi düşündünüz mü?" sorusuna Soylu, "Hiç düşünmedim" yanıtını verdi.

İçişleri Bakanı Soyludan Sedat Peker açıklaması

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, katıldığı televizyon programında gazetecilerin sorularını yanıtladı. Soylu, programda organize suç örgütü lideri Sedat Pekerin kendisini hedef alan açıklamalarına yanıt verdi.

BU İSMİN İFTİRALARI, İDDİALARI SAÇMADIR

Bakan Soylu, şu ifadeleri kullandı:

* Bir organize suç şüphelisinin, suçlusunun, yıllarca Türkiyede herkesin bildiği, tanıdığı, hayatının nereden geldiği belli olan bu ismin iftiraları, iddiaları saçmadır. Bu iddialarla muhatap değiliz, bunu doğru bulmuyoruz.

* Birinci ve ikinci videoda dikkat ederseniz şahsımla alakalı hiçbir şey yok. Hepimiz eski Türkiyeyi biliyoruz. Bir delinin her türlü sapkınlığın içerisinde olan kişinin söylediği ipe sapa gelmez sözler olarak görmedim.

* İstihbaratımızda binlerce elemanımız var. Terör örgütleriyle diğer organize suç çeteleriyle nasıl mücadele ettiğimizi biliyoruz. Bazen en büyük uyuşturucu kaçakçılığını onlar vasıtasıyla öğreniyoruz.

TÜRKİYEDE BİR SESSİZLİK HAKİM

* Baktım ki, bir eleman bir speakerlık yapıyor. Bir sözcülük ortaya koyuyor. İddiaları ve iftiraları tamamen boş olsa da devlete laf ediyor, Türkiyeye güya kendi adına vesayet ortaya koymaya çalışıyor güya, tırnak içinde. Ve herkese ipiniz elimde diyor ve Türkiyede bir sessizlik hakim.

* Neticede terörle mücadele etmişiz, Türkiyede suç çeteleriyle mücadele etmişiz darbe vurmuşuz. Uyuşturucu ile mücadele ediyoruz, etmişiz. En önemli yakalamaları, operasyonlar yapmış sonuç elde etmişiz. FETÖ ile mücadele ediyoruz. DEAŞ yanı başımızda. Türkiye bunlarla mücadele ederken sanki birileri Türkiyenin sahayı temizlemesinden ya ürkerek ya da son kaleyi kaptırmamak için bir hamleye gidiyor.

* Yıl 2005. Ben Başbakan Yardımcısıyım. AK Parti Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu. Başbakan Davutoğlu. 7 Haziran seçimleri öncesi MYK toplantısında ‘Biz HDP ile anayasa yapabiliriz diye bir cümle çıktı ağzından. Hepimiz baktık. Seçim geçtikten sonra AK Parti çoğunluğu elde edemedi, tek başına iktidar kurabilme kabiliyeti oluşmadı. Ya CHP ile ya diğer siyasal partilerle bir araya gelecek. Bugünkü gibi hatırlıyorum. İlk MKYK toplantısında bugün Deva Partisinin başkanı Ali Babacan, Bu işlere bakmamalıyız, şu anda ekonomiyi ayakta tutmalıyız dedi.

* Dedim ki, ‘Bizim sorumluluğumuz bugün demokrasiyi ayakta tutmak ve hükümeti kimin kurabileceğine ait çabalarımızı gerçekleştirebilmek. Bu seçim tamamlanmamıştır, kampanya devam etmektedir, dedim. Kasımda da seçim oldu. Sayın Davutoğlu ve ekibi CHPyle AK Partinin iktidarı için canhıraş mücadele verdiler. Bir kısım arkadaşlarımız bunun doğru olmayacağını, Türk siyasetinin doğasına aykırı olduğunu, Türkiyeyi başka bir tarafa doğru getirebileceğini ortaya koydu.

DAVUTOĞLU ‘HEPİNİZİN ODALARINDA NELER KONUŞTUĞUNU BİLİYORUM DEDİ

* Büyük bir mücadele başladı. Bir taraftan HDP ile anayasa yapabilme kabiliyeti ortaya koyan birisi. Dert Recep Tayyip Erdoğan. Onu külliyede enterne edip, hareketsiz halde bırakan, ABDnin Avrupa üzerinden uyguladığı politikayı Türkiyede hakim kılmak. Bunun doğru olmadığını söyledik. Tartışmalar o kadar şiddetli oluyordu ki, bir ara sayın Davutoğlu tam anlamıyla dengesi kayboldu, ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu biliyorum dedi. 7 Haziran 2015-1 Kasım 2015 arasındaki süreci anlatıyorum.

* Ben partinin teşkilat başkanıydım. ‘Hepinizin odalarında neler konuştuğunu tek tek biliyorum diyordu MYK üyelerine söyledi bunu. Koalisyon tartışmaları yaşandığı zamanlar. ‘Hepinizin neler söylediğinizi biliyorum dedi. Biz donduk, arkadaşlarımızla birbirimize baktık. Bunun Türkçe ne anlama geldiği apaçık ortada. Daha sonra çeşitli dedikodular çıktı, fiziki takibin yapıldığı yönünde ama karineye ulaşamadık.

YUKARIDAN AŞAĞIYA BİR DEĞERLENDİRME YAPTIK

* Ahmet Davutoğlunun etkili olduğu think thang kuruluşlarından birisine bugün HDPnin eş başkanlarından Mithat Sancar geldi. Bir şey söyledi orada. Özeti şu; Apo içeriden çıkacak. İki, Suriyede, Kuzey Suriyede bir devlet kurulacak, başına geçecek. Üçü, Türkiyede özerk bir anayasa yapılacak, kendine ait bir anayasa yapılacak. Ki biz bunu daha sonra CHP, İYİ Parti, HDPnin kendi içerisinde o şeyi gördük. Yukarıdan aşağıya bir değerlendirme yaptık.

* Sayın Cumhurbaşkanımızın külliyeye nasıl sıkıştırılmak istendiğini hep beraber gördük. Hakikaten bu meselelerin hangi siyasal sonuçlar doğurduğunu da bütün Türkiye gördü. Ben teşkilat başkanıydım. Sayın Davutoğlu ile çalıştım da. O dönem de çok iyi olmadığımız süreçler yaşadık. Biz 6-7 arkadaş bir araya geldik, ‘bu mesele tehlikeyi bir noktaya gidiyor dedik. ‘Bunun geri dönüşü olmayacak dedik.

* Burada ortaya çıkan süreç tam anlamıyla, biz arkadaşımızla mücadele başlattık, 3-4 arkadaşımız ve o zaman da büyüklerimiz vardı. İsimlerini vermeyeyim. Sayın Davutoğlunun partinin içerisinde, partinin genel kuruluş kodlarını, yürüyüşünü, vizyonunu, sayın Cumhurbaşkanımızın vizyonuna uygun hareket etmediği kanaatini bir vesileyle gördük.

HEDEF TÜRKİYE

* Burada hedef Türkiye. Çok basit bir operasyon var; Türkiyede bugün siyasal istikrarı nasıl sağlıyor? İçeride bir problem gözükmüyor. Dün Cudide, Cudi Tenis Turnuvası yapıldı. Kimle sağlıyor? MHP ile Meclisteki işbirliği ile.

* Burada öznelikle benim alakam yok. Ben olayın tamamen fotoğrafını görüp, eski Türkiyenin sol kalıntılarını süpürmeye geldiği andan itibaren birileri devreye girdiler. Özel Harp ne zaman kuruldu? Parasını kim verdi? Bunu rahmetli Ecevit söyledi. 6-7 Eylül olaylarını kontrgerilla örgütledi. Paşa kitapta ‘biz yaptık diyor. Sabri Yirmibeşoğlu. Bugünün işi mi? Erhan Tuncel ile Sedat Pekeri kim ortak yapar? Bu sorunun cevabını bana verir. Erhan Tuncel kim? Sedat Pekere Erhan Tunceli kim emanet eder?

* Bireylerden değil bir sistemden bahsediyorum. Erhan Tuncel yıllardan beri bu ülkenin en önemli meselelerinden birisi olan Hrant Dink cinayetinin azmettiricisi gözükmüyor mu? Hangi anlayış emanet eder? Bu kadar cürümün içerisinde olan bir kişi tecavüz etmiş bir kıza. Karakola gidiyor, emniyette teşhis ediyor ‘budur diyor. Dosya orada kapanıyor. Benim iddiam yok, belge var. Ben bir iddianın sahibi değilim.

* Tecavüzden dolayı karakola götürülüyor. Netice itibariyle orada her şey kapanıyor. Oradaki iki kişi, ‘Biz Bilecikten aldık diyor. Neyi alıyor? Silah ruhsatlarını. ‘Bilecike hiç gitmedik diyor. Bilecikte kim var? Veli Küçük var. Doğru mu? Meselenin hangi iklimde oluştuğunu ifade etmek için anlatıyorum bunu.

TÜRKİYENİN ÜZERİNE GELEN OPERASYON OLARAK GÖRDÜM

* Özne seçilmemin sebebi şu; bir, ben hükümetin bir üyesiyim. AK Partinin yöneticiliğini de yaptım. Yalın kılıç mücadelemize devam ediyoruz. Terörle mücadelemize devam ediyoruz. Türkiyede 15 Temmuz civarında 5 bin 550 kişi terör örgütüne katılıyordu. Şu anda, 12 kişi, üçü veya dördü yurt dışında. Bu katılmıyor demektir.

* Türkiyede organize suç örgütleri açısından, ben Ankaradan geliyorum, İzmirliler söylesinler, 355 suç şebekesini çökerttik, 393 uyuşturucu çetesi çökerttik. Eğer siz buna yalan derseniz ben her şeyi kabul edeceğim. Okulların önünde uyuşturucu çeteleri çocuklarımıza uyuşturucu satıyorlardı. Bonzai içen çocuklar zombi gibi her tarafta duruyorladı. Bana İstanbulda üç örneği göstersinler, Ankarada göstersinler. AK Parti iktidarı dedi ki, ‘Bunu yapmakla sen mükellefsin. Ortaya konulan iradeyle bunu sağladık. Bu bir başarı mı? Bana göre başarı. Bu topyekûn bir başarı. Sadece benim başarım değil.

* Bir de FETÖ ile mücadele yapıyoruz. Bizim üzerimizde FETÖ ile ilgili az gidiyorlardan tam tersi sert gidiyor diye eleştirenler var mı, yok mu? Her gün bir DEAŞ operasyonu yapılıyor mu? Türkiyenin içinde istikrarsızlık sağlayamayacaklarsa, hükümetin uyguladığı politikalar ve aynı zamanda İçişleri Bakanlığının müktesebatı.

* Benim İçişleri Bakanlığımı teslim aldığında 6500-7000 kişi kalmıştı. Kaymakamların üçte biri gitmişti. FETÖden dolayı gitmişti. Hiçbir mazeret ortaya koymadan Türkiyede operasyonları yürüten, çocukları rahat rahat sokağa çıkartan bir anlayış. Ben açık söyleyeyim, bu operasyonu Türkiyenin üzerine gelen operasyon olarak gördüm, bizim de kendimizi ifade edeceğimizi anladım ve ortaya çıktım.

* Gerek organize suç örgütlerinin mensupları, liderleri, gerekse bu konularda iktidarı ve siyaseti istismar etmek isteyenler yanaşırlar, kendi meşguliyet alanlarını, sivil toplum örgütlerini, iş alemini oluşturmaya çalışırlar. Amaçları nedir? Sedat Pekerin korumaya mı ihtiyacı var? Amacı ne? Tam da bahsettiğimiz. ‘Ben akademisyenleri kan banyosunda yıkayacağım.

* Adam benim her şeyime küfrediyor, takipsizlikle övünüyor. Hangi partiyse, sadece AK Parti ile ilişkisi yok ki. CHPli Gürsel Tekinin attığı tweeti sen de biliyorsun, ben de biliyorum. Bütün bunların tamamı organize suç mensuplarının birtakım yerel zafiyetlerden istifade ederek meşruiyet sağlamalarıdır.

SEDAT PEKERE KORUMA VERİLMESİ KONUSU

* 16 Ocak 2015. DHKP/Cnin Sedat Pekere, ilgili kişiye tehdit. 26 Ocak 2015 ‘ben koruma istemiyorum, daha sonra ‘ben istiyorum diyor. Tekrar komisyon toplanıyor, istihbarat ve terör bir araya geliyor ve kendisine koruma veriliyor. İstanbul Emniyet Müdürü Selami Altınok, terörden sorumlu da zannediyorum Mustafa Çalışkan. Şimdi şu adam, Nurettin Demir. Biz nelerle uğraşıyoruz.

* Nurettin Demir Kadıköy eski ilçe emniyet müdürü. Kardeşi Nurten Demir, 1992de DHKP/Cden öldürüldü, diğer kardeşi DHKP/C ile iltisaklı. Sanal tehditle, kurgu bir tehditle, ben İçişleri Bakanıyım. İstanbulda her dönem kimlere koruma verildiğini bilemeyebilirim. Yakın koruma, tehditlere yönelik korumalar, il emniyet tehditleri belirler. Bu riskli bir iştir. Benim dönemimde koruma 5 bine düştü. Bunun yüzde 40ı da hakim ve savcılardır.

* Nurettin Demir 93-99 DHKP/C. 2015de Kadıköy İlçe Emniyet müdürü kardeşinden kalan DHKP/C mirasıyla kurgu üretir. Silsile-i meratip böyle başlamış. Bu kişi FETÖden ceza yemiş. Kadıköyde herkes bilir ki bir kişi bunun aleyhinde bir şey söylesin.

* Ben bir önceki Kadıköy İlçe Emniyet Müdürünü görevden aldım. Sorumluluk bana mı ait? Hayır. Benim telefonum 27 yıldır aynı. Bataklık Operasyonunun ilk ihbarı şahsıma geldi. İstihbarat, terördeki arkadaşlar bilir ki, benim ihbar hattım geniştir. Operasyon doğru çıktı ve Bataklık Operasyonu başladı.

* Sultanbeyli Emniyet Müdürünün Nejad Daşla birlikte para taşıma işi bana geldi. Burada Nurettin Demir sahte ihbar gönderiyor. Aynı sahte ihbar kiminle oldu? CHP İl Başkanı Canan Kaftancıoğlunun korumalarını aldım. Tehdit yoktu. Sizin tehdidiniz yok. Herhangi bir rapor yok, korumanız olması gerekir mi? Hayır. Sonra ne oldu? Mesela Kaftancıoğluna tehdit nereden gelebilir?

* Bunu takip eden, hedef gösterildiği zaman konuya müdahale eden devletin kurumları var. Kaftancıoğlunun korumasını aldım, 15 gün sonra Kaftancıoğlu DHKP/C tehdit etti. Niye tehdit etsin? Bir sektör oluşmuş. 2017de Özgür Taşdemir. Bütün sistematiği, iki yerde kumarhanesi var. Bu kumarhaneler sebebiyle, DHKP/C baskını sebebiyle, bu tehdidi yenilediler. DHKP/Cnin kurgu tehdidi üzerine bir tehdit daha yenilediler. Ben bunu 2018in ortalarında öğrendim. Sedat Pekerin polis koruması olduğunu öğrendim. Canan Kaftancıoğlunun da koruması olduğunu bilmiyorum. Ama şunu söyleyeyim; Pervin Buldana korumayı ben verdim. O günün eş başkanı Sezai Temelli, ona da korumayı ben verdim.

BAŞINDA BU KORUMAYI VERİR MİYDİM? VERMEZDİM

* Öğrendiğimde ne oldu? Başında ben bu korumayı verir miydim? Vermezdim. Öğrendiğimde 2018in ortalarından sonra İstihbarat Başkanı ‘Bir operasyondayız, biraz sabredin dedi. ‘Biz bunları dinliyoruz, bir iş üstündeler, ne olursunuz sabredin dedi. Netice itibariyle biraz sabrettik, sonra da aldık onları.

*Özel korumalarda yurt dışına gidildiğinde devlet sağlar. Bu tip yakın korumalar da yurt dışına gidildiğinde kendisi izin alır gider. Koruma yurt dışına çıkmak üzere kendi ilinden izin alır. Diyanet İşleri Başkanı yurt dışına gidiyorsa devlet tarafından karşılanan bir işle birlikte gider.

* Bizim arkadaşlarımız ‘biraz daha bunun takip edilmesi gerekir, alırsak başka bir şey anlaşılır dedi. Orada sadece koruma üzerinden bir takip. Aynı zamanda eğer biz buna durum değişikliği söz konusu edersek başka bir şey düşünülmeye başlar.

* Bu konuyla ilgili soruşturma açtık, Mülkiye Teftiş Kurulu Başkan Yardımcılığımızın başkanlığında. Emniyet Teftiş Başkan Yardımcımızla. Bu koruma işinde eksik, aksak nedir bunların tamamına bakacak. Burada kimin bir istismarı, imtiyazı varsa, kurgusu varsa hesabı sorulacak.

* Bu konuyla ilgili herhangi bilgim yok. Ben her kriminal olayı biliyor değilim. Kaçmam da, söylerim. Organize suç örgütü mensupları her yere sızıp veya hırsızlar. Benim adımı kullanan en az 30 kişi hapse girdi. Hakikaten bir kısmı geçmişte tanıyor. Kimiyle siyasette, kimiyle başka bir yoldan.

* Rizede çay kaçakçılığından dolayı adam öldürüyor. Öldüren bunlar. Mahkeme toplanıyor. Olay ortadan kalkıyor. 1998-2000. Meselenin nasıl devletin içine sirayet ettiğine anlatmak için ifade etmeye çalışıyorum. Ben bu ülkenin evladıyım. Bugün İçişleri Bakanıyım, yarın değilim. Ben bunları ifade etmezsem sorumlu hissederim kendimi.

* AK Parti örgütleriyle Sedat Peker arasında bir ilişki var demeyi kabul etmem. Bir organize suç örgütü liderinin ipe sapa gelmez iddiaları kabul edersek İçişleri Bakanını da yargılarız.

* Ben DYPde siyaset yaptım. Binlerce insanla, yüz binlerce insanla diyaloğum oldu. İlçe başkanlığı yaptım, 5 yıl Gaziosmanpaşa İlçe Başkanlığı yaptım, yaşım 25di. Hayatta bir kara leke olsun yemin ediyorum ki, milletin yüzüne çıkmayacağım. Bir tek finanse eden birisi olsun milletin yüzüne çıkmayacağım.

* Sigorta şirketim var, fatura keserim. Herkes iş yerimin nerede olduğunu bilir. Biz şeffaf olmaz isek milletimizin kılıcını sallayamayız. Kendi kılıcımızı sallarsak kirli ilişkiler içinde olur. Binlerce insan biz kazanınca yanımızda. Erdal Aras netice itibariyle partimizin adayı. Bir kişi birisiyle ilişki kurdu diye onun tamamını o günkü DYP, bugünkü AK Partiye teşmil etmek kadar zavallı ve zayıflık var mıdır? Ayıptır.

BUGÜN KOM DAİRESİNE YAZI YAZDIM

* Arif Çetin Paşa jandarma tarihinin en büyük mücadeleyi verdi. Bundan sonra bu raconu keserim mi demesi lazım. Devlet bize şeref, itibar veriyor. Ben kimseyi hukukun dışarısına çıkartıyor muyum, çıkartmıyor muyum? Ben hem hukukun sahibi, hem mafyanın, hem terörün takipçisiyim. Anama sövdüler itirazımı dile getirdim. Hala sosyal medyada itiraz ediyorum, sizin adınıza itiraz ediyorum. Masumlar adına itiraz ediyorum.

* Atilla Peker, yapılan ihbarla ruhsatsız tabanca sebebiyle alındı. Kutlu Adalı soruşturmasıyla ilgili alınması lazımdı. Ben de sizinle aynı kanaatteyim. Bugün alınması için Emniyet Müdürlüğü KOM dairesine yazı yazdırdım. Bir iddia var. Bu iddiayı ben mi yazdırmam lazım. Resen devreye girmesi lazım değil mi? Benim görevim İçişleri Bakanı olarak önleyeciliktir. Meseleyi gördüğüm an müdahale etmektir. Olay çıktıktan sonra olay sonu raporu yazmak değil. Kutlu Adalı cinayetinde en ufak bir şey açık duruyorsa bizim namus meselesidir.

* Ben sayın Cumhurbaşkanımızla çalışıyorum. Bana hiçbir meselede ‘şunu şöyle yap diye talimat vermemiştir. Bizim dönemimizde Necip Hablemitoğlu, ki o da FETÖ işidir, faili meçhul cinayet var mı? Biz terörle mücadele ediyoruz. 4,5 yıldır İçişleri Bakanlığı yapıyorum. İç güvenlikle ilgili terörle mücadele meselesi bizim uhdemizde. Boş kağıda imza atmaya hazırım. Terörle mücadelede bu başarının altında gayri hukuki, beyaz toros, insanlara işkence, faili meçhul cinayetler eğer varsa bana getirin boş kağıda imza atayım ve buradan çıkayım.

* Ben Uluslararası Af Örgütünün muhatabıyım. Bana geldiler. Özellikle FETÖnün salondaki fotoğrafları vardı ya. Anadolu Ajansının geçtiği fotoğraflar. Oradaki spor salonda. Burada biz Af Örgütü ile ilgili her seferinde karşı karşıya geliriz. Her seferinde onlar Türkiyede gideceği yerleri söylerler. Göndeririz, her yeri ziyaret ederler. 4,5 yıldır işkence ile ilgili en ufak bir şey önümüze koymadılar. Sistematik işkence ile ilgili önümüze bir şey koymadılar. Bunların hepsi siyasal gözlükle bakarlar.

* Türkiyede işkence ile ilgili tespit yok. Kötü muamele ile ilgili tespit var. O nerede biliyor musunuz, uyuşturucu örgütleriyle mücadelede. Ben ‘bacaklarını kırın dedim ya, benden kaynaklanıyor.

BENİMLE İLGİLİ KARANLIK, MAFYA, TEK BİR ŞEY SÖYLESİN HAYATIMDAN VAZGEÇERİM

* Sayın Ağar meselesine gelelim. 1995te DYP ilçe başkanıydım. Şunu da söyleyeyim; sayın Çillerin aslında desteklediğini söylediği ilçe başkanına karşı kongre kazandım. 32 mahalle kongresinin 31ine girdim, birini kaybettim, birinde kavga çıktı, 30unu kazandık. 400 oyun 300ünü alarak ilçe başkanı seçildim.

* Sayın Ağar o zaman zannediyorum milletvekiliydi. Bizim sayın Çillerle Ağarın karşı karşıya kaldığı pozisyon o tarihten itibaren hemen hemen başladı. O Susurluk meseleleri. Akşener bugün söylüyor ya. Kendisine şunu söylüyorum; benimle ilgili karanlık, mafya, bir tek şey söylesin hayatımdan vazgeçerim. Her gün için geçerli. Bugün için de geçerli.

* Benim bir tek gayrikanuni işle ilişkim olduğunu ortaya koysunlar hayatımdan vazgeçerim. Bu ülkenin evladıyım. Tayyip Erdoğan bu ülke için büyük bir fırsattır. Bizim yapmamız gereken tertemiz kalıp, onun ortaya koyduğu adımlara destek olmaktır.

* Ben 2002den 2007ye kadar, sayın Ağara ben muhalefet ettim. Bir devlet bürokratının, bir sivil siyasi partide aktif pozisyonda yer almasına karşıyım. Ben sivil siyasetin tarafıyım ve karşıyım. Bu mücadeleyi bunun için gerçekleştirdik. Rahmetli Kozakçıoğlu ve Necdet Menzire de karşıydım. Çok net söylüyorum. Demokrasi ve sivil siyasetin buna müsaade etmeyeceğini söyledim. İnsanların kişiliğine karşı değilim.

* Korkut Eken gibi tiplerin, geçmişte yaptıkları görevlerden dolayı, Cevdat Öneş, Mehmet Eymür gibi tiplerin bugün hala söz söylemelerinin devlet adabıyla uyuşmadığına inanan bir insanım. Devlet bana bir sır emanet etmiş.

* Eğer ben hukukun dışında bir iş yapmışsam, yaptığım işin peşine takılmam. Eski abilerimizin bizi bir şeyin önüne atıp, devletin savcılarını göreve davet etmesine katılmıyorum.

SAYIN AĞARIN MARİNADA GÖREV ALMASI DOĞRU MU? BEN OLSAM AYRILIRIM

* Sayın Ağarın marinada görev alması doğru mu? Zinhar doğru değil. 48 saat içinde ben olsam ayrılırım. İçişleri Bakanı olarak söylüyorum. Bu tip insanlar bir yerde bulunduğu zaman bunları bu meselenin üzerinden yormak kolaydır. Benim bir sigorta şirketim var. Benim hayatta sevdiğim işlerden bir tanesi. Küçük bir odam var. O yazıcının sigorta poliçesini kesmesi hoşuma gider. Çoluk çocuğumla namusumla para kazanıyorum.

* MİT Müsteşar Yardımcılığı yapan insanların konuşmalarının devlet adabına aykırı olduğunu söylüyorum. Devlette bir dönem hizmet eden insanların organize suç örgütlerinde iş takibi yapmalarının yanlış olduğunu söylüyorum, ben de müsaade etmiyorum zaten, bu kadar basit. Hukuk bana ne diyorsa hukukun gereğini yerine getirmekle mükellefim.

BUNUN SORUMLUSU BEN DEĞİLİM

* 10 bin dolar meselesi… Ben İçişleri Bakanıyım. Ötesi daha var. Biraz daha ötesi var. Ben yargıya başvurdum değil mi? Yargı beni çağıracak. Ben şunları söyleyeceğim. ‘Bu suç örgütü lideri dosyası, Bursadaki şu olayda, siz hazırladınız, bunun 9+9, kişi tutuklandı. Bu dosya niçin ayrıldı? Niçin yakalama çıkarmadınız? Ankarada bunu söyleyeceğim.

* İstanbulda 2018de başlayan soruşturma emniyetten 2019 galiba Kasım ayında, suç örgütü elebaşısı yurt dışına çıktı. Emniyetten dosya fezlekeyle adliyeye gitti. Adliyeden üç gün sonra yurt dışına çıktı. O tarihten, bundan 3 ay öncesine kadar İstanbul Emniyet Müdürü ‘bu dosyayı ne yapacağız dediği zaman ‘gereğini yerine getirin dedim. İşlem niçin yapılmadı? Bunun sorumlusu ben değilim. Ben bu meselenin nasıl olduğunu, hukuki izahatını isteyeceğim.

HADİ ÖZIŞIKIN ADINI DUYUNCA KİMYAM ALTÜST OLDU

* Bu dosyanın İstanbul dosyasıyla ilgili en ufak bilgim yok. Tam da bu bir operasyon. Siz bir sapkının sözünü diyorsunuz ki ‘Süleyman Soylu benim dönüş biletim diyorsunuz. Bunu ortaya çıkaracak bir tek karine işi Allah rızası için. Hadi Özışıkı 30 yıldır tanırım. Çıksın ‘yanlıştır desin. Bir insanın işsiz kalması kötü bir şey değil, gazeteci. Babam dedi ki ‘Hadiyi yanına al dedi. O zaman iyi de iş çıkardı. Gazetelerde haberlerim çıkıyordu. İnternethaberin kurulmasında da benim etkim oldu. Ben bugünün adamı değilim. Yardım ettiğim ve destek verdiğim insandan bir şey istemem, hiçbir şey istemem. On binlerce insana el uzatıyorum ben.

* Şurada cep telefonum var. 13ünde ilk veya ikinci videosunda Hadi Özışıkla ilgili söz söylediği andan itibaren bütün kimyam altüst oldu. Ben onunla onun böyle bir ilişki kurabildiğini. Bundan 6 ay önce beni aramış. Hatırlamıyorum, sonra hatırlattı. ‘Bu adam benimle Youtube programı yapmak istiyor dedi. ‘Zinhar dedim. ‘Bu kesinlikle yanlış, işine bak dedim. Sebebi de şu; Sedat Peker, Berat Albayrak ve Serhat Albaraka yürüyor. Benim de etkim olduğunu söylüyor. Hadi Özışıkı uzun yıllardır tanıyorum. Benim iki tane tanıdığım vardır. Bu sayıyı artırmam. Bir tanesi Mahmut abi, Mahmut Övürdür. Allah rahmet eylesin bir tanesi de Şakir Süterdi. Akşamda yazardı. Ailece hemhal olmuştuk.

* Hadi Özışıka telefon açtım, ‘Yaptığın çok yanlış memleketi de sattın, bizi de sattın dedim. Sonra aklıma geldi. Bir dönem beni aramış Munbarız Rasimov ile haber yapmış. Aradım telefonla ‘yanlış işler yapıyorsun, hükümeti suçluyorsun, bunlar sana yakışmaz dedim. Yakınlığımız dolayısıyla kriminal mesele olduğu için bunu benden bilebilirler bu çok ayıp bir şey dedim. Ben böyle söyleyince attığı mesaj şu, ‘Seni Sedat Pekere sattım öyle mi, ben dostlarımı satmam, ama sen inandın beni sattın dedi. ‘Ben bu adamla ilgili hiç konuşmadığım halde seni sattım öyle mi? Ben devletin İçişleri Bakanıyım. Bir genç kıza tecavüz eden adamın önünü nasıl açabilirim. Allah rızası için söyleyin.

* Kırmızı bültenle ilgili şikayet ettik. Thodexle ilgili 2,5 saatte çıkardık biliyorsunuz. Onunla ilgili hemen müracaat ettik. Hem İstanbul hem Bursadan. İkisinden de araması var. İzmirde var bir tane. İçişleri, Adalet Bakanlığı Pekerle ilgili mücadele ettik. Difizyon denilen bölüme aldılar. Biz FETÖcüleri kırmızı bültenle arayamıyoruz. Müracaat ediyoruz. Difizyon bölümüne alıyor, ondan sonra ‘ilgisizdir deyip geçiyor. Arkadaşlarımız ‘bu yanlıştır diye söylemelerine rağmen…

ERDOĞAN İLE DEĞERLENDİRME

* Bu meselelerin ilk başlarında Sayın Cumhurbaşkanımızla bir değerlendirme yaptık. Beni yalnız bıraktıklarını kesinlikle düşünmüyorum. Sayın Cumhurbaşkanım benim liderimdir, bizim nasıl bir görev yaptığımızı, AK Partinin Türkiyede nasıl bir yer oluşturduğunu, neyi temsil ettiğini bütün bilen millet, bunun nasıl bir operasyon olduğunu, ne konuda neyin murat edildiğini en iyi şekilde bilmektedir. Sayın Cumhurbaşkanımız da. Daha kimler kimler çıkacaklar, genel değerlendirmelerini Türkiyenin hukuk ve adaleti için ortaya koyacaklardır. Sayın Cumhurbaşkanımız açıklama yaptı, çok net bir şekilde söyledi.

SEDAT PEKER İLE HİÇ YAN YANA GELMEDİM

* (Taha Üne) Eşi ve kendisinin yaptığı servisler ahlaklı servisler mi? Ruhsar Pekcan hakkında eşinin yaptığı ahlaklı mıdır, değil midir?

* Senden önce o haber Sözcüden Serpil Yılmazın haberi. Sayın Cumhurbaşkanımız bir düğüne gitmiş, ben o düğünde değilim. Ben de olabilirim o düğünde. Ben bu adamla hayatımın hiçbir yerinde bir araya gelmedim. Uzaktan bir cenazede gördüm, çirkin bir şekilde gördüm, koskoca arabalar, 50-60 tane adam. Aman Allahım bu nasıl bir şey dedim. Onun dışında hayatım boyunca hiçbir hadisatım söz konusu değildir.

* Türkiye Cumhuriyeti Devleti güçlü bir devlettir. Bunu klişe cümle olarak söylüyor değilim. Yaptıklarımız ortada. Doğu Akdenizde, Libyada biz varız. Karabağda biz varız. Suriyede biz varız. Kuzey Irakta biz varız. Bunların her biri Türkiyenin rüyasında görüp de inanmayacağı adımlardır. 15 Temmuzda ABDnin, FETÖnün bize yaptıklarına karşı attığımız adımlardır.

KUZU KUZU CEZAEVİNE GİRECEK

* Biz Türkiye Cumhuriyetinde bu tip olaylara müsaade etmeyiz. Bu suç örgütü lideri Türkiye Cumhuriyetinden özür dileyecek, gelecek adalete teslim olacak, kuzu kuzu cezaevine girecek ve cezasını çekecek. Çıktıktan sonra etrafındaki şebeleklerle birlikte hiçbir irtibat kurmayacak. Cezasını çekecek, bu bedeli ödeyecek. Bir taraftan FETÖye burada methiyeler dizeceksin öyle mi? Çocuklarını mürebbiyeye verdin dedim. Daha da ötüsü var. ByLock konuşmalarını biliyoruz. Onun için nelerin ifade edildiğini tek tek biliyorum.

* Bir yalan makinesiyle karşı karşıyayız. Diyor ki ‘ben bu arabayı kiraladım. Bu araba 34 FG 0202. Eşi Özge Pekerin üzerine. Özge Peker bütün mali suç hareketlerini gerçekleştiren unsur. Plakasının 01 olmamasının sebebi nedir? Fetullah Gülene ayıp olmasın diye. Bugün sabah komiser yardımcısı ile emniyet görevlisini açığa aldım. Herkese bir çağrım var, bu suç örgütüyle ilişkide bulunan herkes bunun bedelini ödeyecektir. Kimse bunun aykırısında bir şey düşünmesin. Hukuk mu, demokrasi mi üstün, yoksa yıllardan beri Türkiyeyi derin bir yapıya teslim etmeyi odaklamış dış güçler, yani Amerika dahil olmak üzere, onlar mı üstün bunu göreceğiz.

* Sürdürülebilir dezenformasyon. BBC Türkçe, dezenformasyon kanalıdır ya. Ben Çalışma Bakanlığı yaptım, oradan beri takip ediyorum. Hem ekonomik, hem siyasi. Geçmişten gelen bir müktesebat var. Kimin Türkiyeye operasyon çektiğini hep beraber biliyoruz.

* Almanyada, Almanyanın derin devleti güçlüdür, dünyanın en derin devleti güçlü olan yeri. Türkiye uyuşturucu ticaretinden suçlandı. Biz şimdi neyle suçlanıyoruz? Bunun bir operasyon olduğunu biliyorum, bunun sadece ucuz bir eleman tarafından gerçekleştirildiğinin, bunun sistematik bir şekilde sürdürülebilir olduğunu görüyorum. Kendimi niye yalnız hissedeyim. Organize suç örgütleriyle mücadele kimin işi? Kesinlikle yalnız değilim, hiçbir şekilde. Yalnız olup olmadığımı görürsünüz.

* 10 bin dolar meselesinde savcıya konuşacağım. Bu kişi siyasetçidir.

* Büyük haksızlıklar karşı karşıya kaldım. Operasyon aynı zamanda içeride yürüyor. Netice itibariyle bir göreve gelmişim. Görevde herşeyin sahibi sen değilsin ki. Adam bakanlığa geliyor, meselesini anlamadan gidiyor. Ondan sonra gidiyorlar.

* Uyuşturucu bizim en önemli meselelerimizden bir tanesidir. Burada bir eleman var, Ali Tarakçı. Özelliği ne? Bir yerel gazeteci. İlişkileri derin bir gazeteci. Sinoplu. Esas iş şu; bu benim milletime ricamdır, bu da benim isyanımdır. 25.9.2017. Diyor ki; Süleyman Soylunun oğlunun aracı neden durduruldu? Bu haber defalarca tekrarlandı. Koskoca İçişleri Bakanı, ‘oğlumun arabası durdurulmadı mı der? Çocuklarımıza ‘aman bir şeyin içine karışmayın, sızanlar olur, gözünüzü seveyim dikkat edin demişimdir.

* Netice itibariyle bize bu şeref yeter, aç kalmayız, açıkta kalmayız. Kimse çıkıp da böyle bir iftira olur mu demedi. Benim oğlumun arabasında eroin, para, bilmem ne yakalanmış da ben de buna müdahale edememişim! Bunlar ayıp işlerdir. Bunlar İçişleri Bakanının karşı karşıya kalacağı, ucuz bir meczup tarafından suçlanacağı ve Türk toplumunun değerlendireceği işler değildir. CHPnin bunun peşine takılmaması lazım. İYİ Parti Genel Başkanının ‘bu ayıptır demesi lazım. ‘Fotoğraflarım çıktı, benim şunu şunun içine koydular demesi lazım.

* Osman ve Hızır Kaptan Gaziosmanpaşalıdır. Babaları DYP Gaziosmanpaşa kurucu ilçe başkanıdır. Rizelidirler. Eve gittim, koruma daire başkanı ‘Hızır ve Osman kaptanın annesi kalp krizi geçirdi dedi. Ormanla ilgili bir mahkemesi varmış. Polis durdurmuş, annesinin durumu ağır. ‘İlgilen arkadaşlarla bir konuşma yapabilirsen. Ertesi günü güvenlik toplantımız var. Birisi Silivri Emniyet Müdürü intihar etmiş dedi. İstanbul Emniyet Müdürünü aradım. Benim telefonum 24 saat açıktır. ‘Bir arkadaşımız karakola düştü der. Bu insani bir şeydir. Annesi de kalp krizinden hayatını kaybetti daha sonra. Bunu dönüp de Silivri Emniyet Müdürüne Soylu baskı yaptı diye olur mu? Biz insanlara can veriyoruz, bir insanın canlı kalabilmesi için. Kendim böyle bir şeyin içinde olsam sorumluluğunu alırım. Cumhuriyet gazetesine ‘Biz bu konuda sayın bakanla ayrı tarafız diye söylenir mi? Bunu bana izah edebilir mi? Hayatta yaptığım işle ilgili ne sorarsanız cevap veremeyeceğim hiçbir şey yoktur.

TÜRKİYEDE EN ÇOK İSTİFASI İSTENEN ADAMLARDAN BİRİYİM

* Ben Türkiyede en çok istifası istenen adamlardan bir tanesiyim. Parlamento sistemi içinde en çok gensoru verilen adam benim. Bir deli kuyuya taş atmış. Yarın bu deli çıkar derse ki, ‘Ben sadece onu değil, şunu da şunu da dedikten sonra. ‘Ben Süleyman Soyluya 5 bin dolar para gönderdim diyebilir mi? Der. ‘Ben 20 yıldır buna yatırım yaptım diyor. Hayatımın hangi noktasında var? CHP, ben böyle adım atınca ‘bu yetmez diyor.

* Ben savcılığa başvurdum mu? İki ayrı madde var. İddiaların araştırılmasını istiyorum, doğru mu? İddialarda tek ben miyim? İddialarda tek ben değilsem. Bir sürü insan var. Hadi Özışık var. Süleyman Özışık var. Birçok isim söyleniyor. Hepsini çağıracaklar, soruşturacaklar. Ben de gideceğim, anlatacağım.

* Kolluk adliyeye geçtikten sonra bana bağlı bir kolluk haline gelmiyor, adli kolluk oluyor. Burada iddia ne? Ben iddiaların araştırılmasını istedim. ‘Hadi Özışık bununla bunu yapmış diyor. Çağıracak soracak ‘Yaptı mı, yapmadı mı. Sonuna kadar açığım.

* İş Körfez ülkesi olunca, iş New York Timese uzanınca, iş muhalefet partisinin gündemi olunca, iş FETÖcülerin gündemi, PKKnın gündemi olunca Türkiyenin de gündemi olur.

* Adalet Partisi binası var daha sonra DYP binası oldu. Bunların da burada ofisi var. Burada herkes birbirini tanır. Onu tanıyıp tanıyamamak önemli değil; bununla girdiğim ilişki önemli. Benim kendi ilçemde, ilimde, genel başkanlığımda organize suç örgütleriyle, yer altı örgütleriyle bir tek işimi ortaya koysunlar…

* Mehmet Ağarın dayısı Yalçın Akçadağ, onun yerine genel merkez getirdi beni il başkanı atadı. Tam 5,5-6 ay benim ilimi silahlı adamlar bastı. 3 ay belimde silah arkadaşlarımla beraber. Ben sosyeteden gelmiş bir adam değilim. Kimseye sırtımı dayamadım bugüne kadar. Orada üç ay boyunca Tansu Hanım ‘Allahını seversen burayı bırakma dedi. İçeri girdiler, silahlı çatışmalar oldu.

* Dünyanın en iğrenç yalanlarını ortaya koyup, bunu siyasetin ana malzemesi haline getirip, bir tarafına koymak, bu videoları izletmek esas itibariyle bir operasyondur. Öyle işler var ki, dünyada hepimizin iğrendiği ama netice itibariyle bunu insanların zafiyetlerini kullanarak ortaya koyduğu işler de var.

* Adamın birisinin yalanları üzerinden bir ülkede Başbakanlık yapmış kişi ve aileyi bir noktaya getirmenin doğru olup olmadığını düşünüyorum. Dünyada milyonlarca insan film seyrediyor, Türkiyede bir ara kedi ayinleri yaptılar. Bunların üzerinden genel bir karine çıkarırsak doğru olur mu?