​MEVLANA VE RUMİLİK DÜŞÜNÜLDÜĞÜ KADAR MASUM MU-

MEVLANA VE RUMİLİK DÜŞÜNÜLDÜĞÜ KADAR MASUM MU-


​MEVLANA VE RUMİLİK DÜŞÜNÜLDÜĞÜ KADAR MASUM MU-

Ülkemiz de Mevlana dünyada ise Rumi diye adlandırılan ve tasavvuf dünyasında çok büyük yıkıcı etkilere yol açmış ve günümüzde Mesnevi adlı eser ile de tüm dünyada Rumilik felsefesinin yaygınlaşıp insanlara etki etmesine vesile olan kişi MEVLANA….

Rumi ve Rumilik felsefesi neden bu kadar ön plana çıkarılmakta ve gerçekten düşünüldüğü kadar masum mudur.? Fakat şunu belirtmekte fayda var eleştirisini yapacağım konu Rumilik adı altında kamufle edilmiş olan sapkın ve sapık düşüncelerdir. Safi Temiz ve insan odaklı olan Anadolu Mevleviliği değildir. Rumilik felsefesi tüm dünyaya güya barışı ve hoş görüyü temsil ediyormuş gibi gösterilmiş fakat bu felsefenin içine özellikle Mesnevi kaynaklı olan homoseksüellik vr sapık fikirler bilinçli yerleştirilmiş böylece İslamın içinde sanki bu sapkın fikirler varmış gibi insanlara bilinçaltı kurgulaması yapılmaktadır. Mevlana Celaleddin Ruminin kitapları İslami eserlerden biri olarak bilinir. Ancak bu kitaplarda Kurana uygun olmayan toplum ahlakında ciddi bozulmalara sebep olabilecek gayri ahlaki bölümler yer alır. Ne var ki bu gerçek çoğu kişi tarafından bilinmez. Nitekim İslama açıkça karşı olan birçok insanın Mevleviliği savunduğu görülüyor. Bunun temelinde de Kurana uygun olmayan örneğini vereceğim bölümler vardır. Müslümanlığa karşı olan İngiliz derin devleti ve ajanları kendilerince Mevlanayı överler. Mevlanaya ait olarak bilinen kitaplarda anlatılanları kabul ederler. Ve insanlara da bunun propagandasını yaparlar. Rumilik olarak adlandırılan bu akımın gayri ahlaki ve Kurana tamamen zıt inanışları vardır. Mevlananın kitaplarındaki gayri ve Kuranla tamamen zıt görüşler: Allaha, Kurana ve İslama saygıya uymayan ifadeleri:

1-Allahın yaratmasını inkar eden Darvinizm

2-Allahın Kuranda haram kıldığı ve çirkin bir eylem olarak bildirdiği homoseksüellik.

3-Kadınları ikinci sınıf görmek ve aşağılamak.

4-Irkçı bir yaklaşımla Türk milletini kötülemek

5-Haram olan şarabın içilmesini helal görmek.

Rumilik; İslamsız ve Kuransız bir Müslümanlık anlayışı oluşturmak için İngiliz derin devletinin ajanları tarafından özenle ve bilinçli olarak kullanılan bir felsefedir. Rumiliği İslamın yerine benimsetmeye çalışan insanların ortak noktalarına baktığımızda bunların büyük kısmının homoseksüelliğini savunduğunu görürüz. Ve bilimsel hiçbir delili olmadığı halde evrim propagandası yaptığını, Kuran ahlakına uygun olmayan bir yaşam görüşünü savunmaktadırlar. İngiliz derin devletinin bu hain planından haberi olmayan iyi niyetli insanların Mevlananın kitaplarında bazı cümlelerini yayarlar.

Örnek olarak: Ne olursan ol gel. Bı söz her ne kadar olumlu bir ifadeymiş gibi algılansa da aslında altında birçok mesaj barındırır.

Ve farkında olmadan Rumilik adındaki bu felsefeye katkıda bulunurlar. Mesnevi ve Mevlanaya ait olarak bilinen eserlerde bulunan ve genelde halk tarafından bilinmeyen Kuran karşıtı sözler:

Bir kaç örneğini vereceğim bilgiler Milli Eğitim Bakanlığının orijinal kaynaklarında bulunabilir.

İnşaAllah sözüne karşı saygıya uygun olmayan üslup. Mevlananın haşa Allah gibi gösterilmesi. Mevlana bir işin yapılmasını emreder. ( Mevlana Celaleddin, A. Gölpınarlı-1985-S. 196)

Allah Kuranda haram kıldığı halde Mesnevi de şarap içmenin helal olduğunun söylenmesi.

Zevk veren her şey şu aşağılık kişiler bir delil elde edip dadanmasınlar diye nehy edilmiştir. Yoksa şarap, çenk, güzel sevmek ve sema haslara helaldir. Aşağılık kişilere haramdır. (Seçme Rubailer-S. 43-Mevlananın Hayatı S. 200)

Şarap içen akıllıysa daha ziyade akıllı olur. Kötü huyluysa büsbütün beter bir hale gelir.(Mesnevi-S.1983-Beyit 2155)

Mevlana eserlerinde kendisini ne Müslüman ne kafir diye tanımlıyor. Aşk kâfiriyiz biz, Müslüman başka. Müslümanlığın kâfirliğin dışında ne da bir ova, uçsuz bucaksız bir ovada sevdamız uzar gider, anlayan vardı mı usulca başını koyar. Ne Müslümanlığa yer var ne kâfirliğe yer var.(Mevlana Celalaeddin Rumi-Rubailer S. 298)

Mesnevinin haşa Allah katından vahyedildiğinin ve Kuran ile eşdeğer olduğunun iddia edilmesi. Mesnevi önsöz:

Bu kitap Mesnevidir. O ulaşmada tam, inanış sırlarını açmada din temellerinin temellerinin temellerinin temelidir. O Allahın en büyük fıkhıdır. Allahın en aysın şeriatıdır, en reddedilemez delilidir. Işığına örnek için. Şanları yüce özleri hayırlı yazıcılar elleriyle yazmışlardır onu. Tertemiz kişilerden başkasının ona dokunmasına meydan vermezler. Âlemlerin Rabbinden inmiştir. Batıl ne önünden gelebilir. Ne de ardından. Allah gözetir onu. Korur onu. Odur en hayırlı koruyan en merhametlilerin en merhametlisi. Başka lakapları da vardır. Allah takmıştır o lakapları ona.

Vasıta ile verilen ilim değerli değildir iddiasında bulunuyor. Peygamber Efendimiz(S.A.V) Cebrail A.S. vasıtası ile ilim geldiği için hâşâ değerli olmadığını iddia ediyor. (Mesnevi-S.276)

Tanrıdan vasıtasız olarak verilmeyen ilim gelinin süsleyen kadının ona sürdüğü renk gibi diri kalmaz uçup gider.(34-55)

Peygamberimiz(S.A.V)in haşa Kurana aykırı yaşadığını, kaderi unuttuğunu, dünyevi beklentisi olduğunu ve kendisini öldürmek istediğini iddia ediyor Mevlana.

Mustafayı ayrılık derdi kapladı, daraldı mı dağdan atmaya kalkardı. Cebrail sakın yapma. Kün emrinde sana nice devletler takdir edilmiştir deyince yatışır kendi ağlamaktan vazgeçerdi. Yine ayrılık derdi gelip çattı mı, yine gamdan dertten bunaldı mı kendisini dağdan aşağı atmak isterdi. (Mesnevi Beyit 35-35, S. 294) ResulAllah Efendimizi(S.A.V) ve Yüce Kuranı tenzih ederim.

İngiliz Derin devletinin yüz yıllardır Müslümanları Kurandan uzaklaştırma planları devam etmiştir. Hatta İngiliz derin devletinin adamlarından biri olan Birleşik Krallık Başbakanı William Ewart Gladstone ‘Türklerin elinden Kurân-ı Kerimi almadıkça onları yenemeyiz demiştir. Görüldüğü üzere İngiliz derin devletinin her dönemde amacı Müslümanları Kurandan uzaklaştırmak olmuştur. Bunu da dönemin şartlarına göre farklı stratejilerle uygulamaya koymuşlardır. İşte Rumilikte bir din gibi tüm dünyaya lanse edilmiştir. Kuranın ve Resulullahın haşa devre dışı bırakıldığı bir din. Bu sinsi stratejiye karşı uyanık olmak gerekir. Halbuki İslam tarihinde Yunus Emre ve Hacı Bektaş Veli gibi İslam tasavvufuna çok büyük katkıları olmuş kişiler bu kadar ön plana çıkarılmamıştır. Peki neden? Çünkü İngiliz derin devletinin tam da istediği altyapı Mevlana ve Mesnevide mevcuttur.

Necip Türk Milleti bu sinsi planla karşı uyanık olmalıdır. Unutulmamalıdır ki din, Yüce kitabımız Kurandan öğrenilir. Kuranı kendi dilimizde okumak, anlamak ve hayatımıza uygulamak gerekir. Eğer böyle olursa Kurana uygun olan ve olmayanları ayırt edebilecek şekilde bilinçlenebiliriz. Bilinçli bir Müslümanın ise bu tür sinsi planlara kanması mümkün olmaz.

Asel UÇAK

Araştırmacı-Yazar