Seçimler sona erdi. Adayların bir kısmı kazandı, bir kısmı kaybetti. Gerek kazanan ve gerekse kaybeden adaylar seçimlerde kendileri için canla başla çalışan, gecesini gündüzüne katan ve seçim döneminde ailelerine ve sevdiklerine ayıracakları zamanı, adaylar ve özelliklede partileri için harcayan yürekli insanlara gereken bir şekilde teşekkür ettiler mi, sanmam. Kazananlar zafer çoşkusu ile koltuklarına gömüldüler ve zaferin sarhoşluğunda hoşça vakit geçiriyorlar. Kaybedenler ise ya geçmiş olsun dileklerini kabul ediyorlar ya da küstüler ve içlerine kapandılar. Bazıları ise yenik pehlivan misali bu olmadı, bunu kaybettik o zaman 2015 genel seçimlerde milletvekili adayı olalım bari demeye çoktan başladılar. Genel merkezlerin kaybeden adayları zigaya çekmesi ve kaybetmenin faturasını tahsil etmesi gerekir diye düşünüyorum ben. Elindekine sahip olmayıp da kaybeden adayların faturası daha ağır olmalı diğerlerine nazaran.
Seçimi kazanan ya da kaybedenler seçim döneminde kader birliği etmişlere bir teşekkür toplantısı yapsalar, kaybedenler neden kaybettikleri konusunda istişare etseler ve ara soğumadan yapılan yanlışlar belirlense ve dersler alınsa, alınan dersler ezber edilse ne iyi olur. Benim siyasi görüşüm malüm. Bizim partide de siyasi hafıza diğer partilere göre çok zayıftır. Ne genel merkez ne de taşra teşkilatları kadir kıymet bilmezler. Koltuğa oturan yöneticiler kendilerini dev aynasında görürler ve tüm geçmişi unuturlar. Senin yıllardır partiye verdiğin emek, çektiğin çile, yattığın mapus onlar için bir anlam ifade etmez. Bazıları işi o kadar azıtırlar ki “yatmasaydın kardeşim ben mi git de mapusda yat dedim” derler. İşte bu kadir kıymet bilmemezlik bizde siyasi kaybın temelinde yatan unsurdur. Küstürüp bir köşeye attığımız ne cevherler vardır bizim teşkilatta. Ben öyle teşkilatlar ve o teşkilatların yöneticilerini bilirim ki dedesi yaşında eski kurucularını kongrelerine davet edip taltif etmekten çekinirler. Bu davanın kahrını çekmiş, bu dava için yıllardır kazançlarını heba etmiş, çocuklarını ya şehit vermiş ya da yıllarca mapus kapılarında evladını beklemişlerin, beklediği ne il-ilçe yöneticiliği ne de herhangi bir makam için adaylık değildir. Onlar hatırlanmak isterler, halleri hatırları sorulsun isterler, içten bir gülüş ve saygı gösterisi bir el öpüş isterler. Ama bizde yöneticiler umarsızdır. Siyasi ikballeri tehlikeye girecek, hatırını soracağı eski ülküdaşı onun makamına göz dikmiş de onu koltuğundan edecek sanırlar. Kendilerine böyle davranışının nedeni sorduğunda cevapları hazırdır, biz öyle uygun gördük. Siz öyle uygun gördüğünüzden dolayı atı alan üsküdarı geçiyor haberiniz ola!
Kazananlar - Kaybedenler