KADINA DEĞER DÜNYAYA DEĞER

KADINA DEĞER DÜNYAYA DEĞER

DİYANET NE İŞ YAPAR?

Sevgili okuyucularım sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Bu yazımda Türkiyede çok fazla gündem olmayan ama toplumumuzun ahlaki değerler yönünden olumsuz etkileyen bir konuyu sizlerle paylaşmak istiyorum. Konunun içeriği genelevlerde çalışan kadınlar ve bu kadınların bu hayattan kurtarılması için ya da konunun kökten çözülmesi için yapılması gerekenler. Kadın, Allahın yarattığı ve fazlasıyla kıymet verdiği narin ve naif bir varlıktır. Böyle değerli bir varlığın sırf erkelerin nefsini tatmin etmek amacıyla genelev adı altında ki devletin de resmen onay ve üzerinden vergi aldığı bir bataklığa dönüşmüş olması hem insani hem ahlaki hem de manevi yönden büyük bir utanç ve zafiyettir. Şu unutulmasın burada çalışan kadınlar uzaydan gelmiş değiller. Onların da anne, babaları, kardeşleri ve akrabaları mevcut. Naif ve narin olan hangi kadın ister ki böyle bir bataklığın içinde bulunsun. Bu kadına insani olarak, ahlaki olarak ve psikolojik olarak bir hakaret ve travmadır. Tüm insanlığın ve özellikle kadınların sevgiye, ilgiye ve değerli hissetmeye ihtiyacı vardır. Ve düşünün öyle bir ortamda kadın kendini ne kadar değerli hisseder tabi ki değerli hissedemez.

Bırakın değerli hissetmeyi değersizliğin dibine vurmuş, sevgi ve ilginin ne olduğunu unutmuş ya da unutturulmuş bir psikolojik travmayla hayatını devam ettiren biri haline gelmiştir. Bu ne kadar insani, ahlaki ve manevi boyutta geçerlidir. Yüzde doksan beşi Müslüman olduğu iddia edilen ya da kabul edilen ülkemizde böyle bir durum yaşanması vicdanları rahatsız etmiyorsa ya da vicdanların rahatsız olduğunun farkına vardıracak çalışmalar yapılmıyorsa bunu sorgulamak ve düşünmek gerekir. Peki, ülkemizde bu sorgulamayı kimin yapması gerekir? Dediğim gibi yüzde doksan beşinin Müslüman olduğunu düşünürsek ve İslamda da bu yapılan iş haramsa ki haram(ayetle sabit) bu işte en büyük görev Diyanet İşlerine düşmektedir. Ülkemizde Darvinist eğitim sonucu ne ilginçtir ki kesin ve kararlı bir şekilde karşı çıkılmamakta, halk yeteri kadar ve gerektiği gibi bilgilendirilmemektedir. Konu geniş çaplı bir şekilde ele alınmamakta ve etkili çalışmalar ortaya konulmamaktadır. İş sadece zina haramdır gibi yüzeysel söylemlerle(ayetleri tenzih ederim) geçiştirilmektedir. İşin ironik tarafı ise buradan alınan vergilerle Diyanet personelinin (diğer devlet memurlarının ) maaşları ödenmektedir. Kurana göre haram olan bir fiilden elde edilen gelirin maaş olarak alınması ne kadar helaldir. Aslında çözüm Kuran ahlakının toplumda yaygınlaştırılmasıdır. Arz talep dengesi bitirildiğinde doğal olarak genelevlere ve bu gibi yerlere ilgi ve ihtiyaç kalmayacak. Oradaki mağdur edilmiş kadınlar da hak ettikleri güzel bir hayata kavuşacaklardır. Kuran müminlerin kardeş olduğunu bildirir. Kardeşin kardeşe de ırzı ve namusu haramdır. İşte bu ayet çerçevesinde bir anlayış topluma yerleştiğinde hangi erkek sırf nefsini tatmin için kardeş bildiği kadına yan bakabilir. Ve zina gibi bir fiili işleyebilir. Önemli olan sineklerle uğraşmak yerine bataklığın kurutulmasıdır. Bu da ancak her insanı ayrım yapmadan seven ve saygı duyan bir anlayış çerçevesinde olur. Bu anlayışa sahip bir toplumda da her insan hak ettiği ilgiyi, sevgiyi ve değeri bulur. Çünkü herkes birbirine annesi, babası, bacısı kardeşi gözüyle bakacağından birçok olumsuz düşünce ve fiilin önüne geçilmiş olur. Bunun sağlanabilmesi için de insana hak ettiği değeri veren ve tüm toplumun sevgi saygı içinde yaşamasını sağlayacak olan Kuran ahlakıdır. Bir takım hurafeler kadını değersizleştiren söylemler bu işlerin buralara gelmesine sebep olmuştur. Bizim dinimiz İslam, kitabımız ve rehberimiz Kurandır. Bir takım hurafeler veya Yalan hadisler değildir. Kuranı kendi dilimizde okumak, Allahın bize ne anlattığını anlamak ve hayatımıza uygulamak ve bunun tesir etmesini sağlamak her Müslümanın görevi olmalıdır. Ancak bu şekilde dinimizi doğru yaşar ve yanlış işlerden(kadın cinayetleri, çocuk tacizleri gibi) uzak durulabilir. İşte Kuran ahlakı yaşanmadığından dolayı birçok insan İslamı, IŞIDin, Talibanın ve benzeri grupların yaşadığı hayatı İslam zannetmektedirler. Hâlbuki İslam demek; sevgi ve saygı çerçevesinde en modern ve kaliteli hayatın yaşanması demektir. Mümin çağının en modern ve kaliteli insanıdır. Allahın haram kıldığı, toplumda görevli kurumlar başta olmak üzere Müslümanım diyen insanın da birçoğunun hiçbir şekilde tepki göstermediği ve hiçbir çabanın içine girilmediği böyle bir işte Allah o toplumdan bereketi iyiliği ve güzelliği kaldırır. Hele hele kadınların değersizleştirilip, üzerinden vergiler alınarak bir meta haline getirildiği topluma Allah kesinlikle ferahlık ve bereket vermez. İşte bu nedenle acilen bu konu Kuran ahlakı çerçevesinde değerlendirilip gerekli çalışmalar yapılarak bu kadınların bu mağduriyetten kurtarılması gerekmektedir. Kurtarıldıktan sonra da kendilerine her türlü maddi manevi destek verilerek hayata adapte olmaları kolaylaştırılmalıdır.

Sonuç olarak çözüm Kuran ahlakının toplumda öğrenilmesi ve yaşanmasıdır. Ancak bu şekilde toplum her ferdi ile huzura, mutluluğa, refaha ve berekete kavuşur. Unutulmasın Kadına değer dünyaya değer.

Asel UÇAK

Araştırmacı-Yazar