VİZYONU KAMİL GENÇLİK

Ülkenin geleceği olan gençlerimizi geleceğe her şartta olumlu bir şekilde taşıyabilmek adına ihtiyaçları olan dört unsur vardır. Bu unsurlar gençlerimizin hepsine verildiğinde her alanda yetişmiş bir gençlik ortaya çıkar. Bu gençliğinde geleceği sağlam bir şekilde inşa etmesi kolaylaşır. Bu unsurlar şunlardır: Sanat, Zanaat, Fen ve İlim. Bu unsurlar bugünün şartlarında dördü bir arada hiçbir şekilde gençliğe sunulmamaktadır. Özellikle Müslüman Türk Gençliği bilinçli olarak Deccali sistem tarafından bunlardan mahrum bırakılmaktadır. Çünkü bu unsurlar üzerine kendini yetiştiren atalarının yaptığı şahane işler ortadadır. Ama özellikle son üç yüz dört yüz yıldır Deccali sistem bunu engellemiş ve tek düze sadece materyalist bir bakış çerçevesinde bir eğitimi ve öğretimi dayatmıştır. Bunu ortadan kaldırmak için çaba gösterilmeli ve bu konuya önem atfedilmelidir. Bu şekilde eğitim ve öğretim alan bir nesil eskilerin tanımıyla bir hazerfan(bin ilimli) ya da batıdaki tanımıyla polimat ve Türkçe karşılığı ile de çok yönlü bir insan olacaktır. Bu şekilde yetişmiş bir nesil kurtarılmış bir gelecek demektir.

Genç nesil sanat ve estetik duygularını geliştirebileceği ve ruhi ve zihinsel inceliğe erişebileceği, yeteneğinin olduğu bir sanat dalında mutlaka eğitim almalıdır. Resim, müzik, tiyatro, edebiyat vb. Hatta geleneksel sanatlarımızdan hat, ebru ve minyatür de buna dâhil edilmelidir. Böylece genç, sanat ve estetik bir kaliteye ulaşmış olacaktır. Bu duygu kalite de onun vicdani yönünü geliştirecek aynı zamanda bu uğraşlar onda insana ve dünyaya farklı bir bakışla bakmasına vesile olacaktır. Böylece gönül gözünün ve dilinin de gelişimine katkı sağlanacaktır.

Zanaat üzere alınan eğitim genç neslin mesleki eğitimine katkı sağlayacaktır. Eskilerin deyimiyle altın bileziği takacaktır. Her genç mutlaka bir zanaat eğitimine tabii tutulmalıdır. Akademik olarak ilerlemek istemeyen gençler zanaat eğitimiyle meslek sahibi olacaklardır. Diğer yandan akademik olarak ilerlemek isteyen gençlerde akademik eğitimlerinin yanı sıra bir zanaat dalında kendilerini yetiştirerek hayatlarına bir artı katacaklardır. Bu eğitim gençlerin göz el koordinasyonu, detaylı düşünebilme ve pratik çözümler üretebilme yetilerine katkı sağlayacaktır.

Fen eğitimi ise bugün dünya üzerinde kabul görmüş tüm bilim dallarını kapsamalıdır. Her genç temel seviyede dahi olsa bilim dallarında bir bilgiye sahip olmalıdır. Daha sonra ilgi ve yeteneği doğrultusunda daha yetkin olduğu bilim dalında ilerlemeli ve kendinigeliştirmelidir. Diğer bilim dalında ise genel kültürü arttıracak seviyede bilgi edinmelidir. Edinilen bu bilgiyi de uğraştığı sanat ve zanaat dalında kullanabilecek bilgi ve beceriye dönüştürmelidir. Böylece hem bilgisi kalıcı gelecek hem de pratiğini geliştirerek bakış açısını genişletecektir. Bu nedenle Fen eğitimi yani bilimsel eğitim şarttır. Burada sporu da fen eğitimine dâhil etmek gerekir. Çünkü spor insan vücudunun sağlığı ile ilgilidir. Ve insan vücudunun sağlığı da biyoloji, fizik ve kimya bilimleri ile yakından ilişkilidir. Gençliğin spora yönlendirilerek, ilgi ve yetenekleri doğrultusunda bir spor dalıyla ilgilenmeleri, gençlerin fiziksel sağlığına da olumlu katkı yapacaktır. Fiziksel sağlığa katkı beraberinde ruhsal sağılığı da getirecektir.

Ve ilim sahibi olmak. Olmazsa olmaz şarttır. Bugünün şartlarında bilim ve ilim aynı anlamda kullanılsa da aynı değildir. İlim her şeyin farkında olmak ve bu farkındalığa göre hayat yaşamak demektir. Peki, bu farkındalık ne ile mümkündür?

Nefsini bilen Rabbini bilir sözünde olduğu gibi önce kendinin farkına varmak ve eksiklerini tamamlamak için çaba göstermek sonra da hayatın amacını ve kendi amacını bulmaktır. Bu amaç ise Rabbin olan Allahı bilmektir. Onu bilmek için de Allahın bir rehber olarak gönderdiği Kurana hâkim olmak ve hayatına uygulamak ve âlemlere rahmet olarak gönderdiği Peygamber Efendimiz SAV.i örnek almak gerekir. Bu ilim başta ahlakı ve iyi insan olmayı öğretir. Milli ve manevi değerlere sahip çıkmayı ve onları yaşamayı ve yaşatmayı öğretir. Hurafelerden ve bağnazlıktan arınmış İslamı ve İslamın güzelliklerini öğretir. Peygamber Efendimiz SAV.i örnek almış olan başta Sahabe Efendilerimiz ve Velilerin nasıl iyi ve güzel insan olduklarını ve insanların hayatlarına nasıl pozitif yönde etki ederek onların da iyi ve güzel insan olmalarına katkı sağladıklarını öğretir. Yaratılan her şeye sevgi ve muhabbetle bakmayı öğretir. Çünkü Bu dinin önderi Peygamber Efendimiz SAV. Âlemlere rahmettir. Şefkatin, merhametin ve vicdanın önemini öğretir. Tüm bu güzel hasletler olursa sanatın, zanaatın ve fennin katkısı pozitif olur. Yoksa tek yönlü bunlar insana bir şey katmaz. Ki günümüzde katkı olmadığını açık bir şekilde görüyoruz.

Sonuç olarak; İlimde, fende, sanatta, sporda ve zanaatta eğitilen gençlik çok yönlü ve Vizyonu Kamil bir gençlik olacaktır. Vizyonu Kamil gençlik ise 4F özelliğinde olacaktır. Bu özellikteki gençler ise hem kendilerine hem de tüm insanlığa faydalı olacaktır. 4F ise şudur: Fen, Feraset, Fehim ve Fikriyat. Fen sahibi olan her türlü bilim ve teknolojiye yön verecek konumda olur ve bunu insanlığın faydasına kullanır. İlim sahibi olan feraset yani ileri görüşlü ve detayları farkında olan bir insan olur. Böylece nereden ne geleceğini bilir ve tedbirlerini ona göre alır. Aynı zamanda fehim sahibi olur. Fehim sahibi kimse ise derin anlayış ve akıl sahibi olur. Böylece aklını ve anlayışını toplumun faydasına kullanır. Bunlarla beraber fikriyat sahibi olur. Ne olursa olsun her konuda faydalı bir fikre ve toplumu yönlendirecek akla sahip olur. Tüm bunlara sahip olan gençlik ise Vizyonu Kamil olur. Vizyonu Kamil genç: İçinde bulunduğu şartların farkında olan şartları ve imkânları toplumun faydasına kullanan ve bununla mutlu ve huzurlu aynı zamanda her anlamda kaliteli ve gelişmiş bir toplumun temelini oluşturur.

Allah Celle Celalüh Hazretleri de Kuran da birçok ayette bunlara atıf yapmış ve Müslümanların bu şekilde kendilerini geliştirmelerini istemiştir. Örnek Ayetler:

Yaratan Rabbinin adıyla oku.( Alak Suresi 1)

De ki: 'Rabbim, ilmimi arttır.'(Ta-Ha Suresi 114)

İlimde derinleşenler ise: 'Biz ona inandık, tümü Rabbimizin katındandır' derler. Temiz akıl sahiplerinden başkası öğüt alıp-düşünmez.( Ali İmran 7)

Onlar, ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah'ı zikrederler ve göklerin ve yerin yaratılışı konusunda düşünürler. (Ve derler ki:) 'Rabbimiz, sen bunu boşuna yaratmadın. Sen pek yücesin, bizi ateşin azabından koru.( Ali İmran 191)

Gökmen UÇAK

Psikolojik Danışman-Yazar