YAZACAĞIM BİLDİKLERİMİ 2
Colombia

YAZACAĞIM BİLDİKLERİMİ 2

Yusuf Kılınç anılarını yazmaya devam ediyor...

YAZACAĞIM BİLDİKLERİMİ 2
2020-12-16 17:28:21

Selçuk Üniversitesi Ereğli Meslek Yüksekokulu Müdürlüğü yaptıktan sonra emekliliğe ayrılan Yusuf Kılınç, Bildiklerimi Yazacağım isimli bir yazı ele almış, devamının geleceğini söylemişti.

İkinci yazısına;

İlk yazımda unutmuşum. Bebeler, balalar beşikte uyurlardı DİYE BAŞLAYIN Kılınç, yazınındevamını şöyle sürdürdü:

Sol dirseğimde halen var olan bir deri büzüşmesi var. Rahmetli anam lohusa halinde kerpiçten ev yapımı için gün boyu kocasına yardımcı olmaktadır. Bebek yusuf için hüllük elemiş, ocakta ısıtmış, altını belemiş, sımsıkı sarmış bağlamış... Ağlamasın diye de üç siyah üzümü ezerek tülbent kenarına sormuk yapmış... İşte o dirsekteki izler sıcak hüllük yanığı... Beşiğimiz aynalı, yastığımız mavi boncuklu, iğde çekirdekli idi... O beşikler çok balalar büyüttü çok.

Hacı Mustafa mahalesinden, 62 yılında tekke mahallesine şimdiki pirömer mahallesinin barı mevkisinin altında, ahrazın bahçesinin ilerisinde iki oda bir göz evde, iki aile birlikte kalmaya başladık.Şimdiki kuyubaşı mevkii.. Bizim eve köyden daimi kalacak, terzilik öğrenmeye amcamda katıldı.

Diğer aile, birisi doktor rahmetli Asaf, diğeri öğretmen ünal ünvanını alacak iki gençti, baba anneleri birlikte yaşıyorlardı...

Babam, çok çalışkan bir insandı.. Menderes hükümeti bölgede 55,56 yıllarında toprak dağıtımı yapmış, babamda o yıllarda köyde çobanlık yaparken, aşağı göndelenden annem ile evlenmiş toprak dağıtımından faydalanmış.

Kurak geçen 62 yılından sonra güz mevsiminde hem kendi tarlasını, hemde hazineye ait tarlalardan içarlama yapmış, buğday ekmişti.

Halen hatırlanan 63 yılında bolluk, rahmet o kadar çok oldu ki. Az sayıda biçerdöverle günlerce harman derildi. Ürünler günlerce tarlada bekledi.

Hatırlarım ben babamında çoşkusu ile düz, ters takla atmıştım...

Bereketli mahsulden kazandığı para ile şimdiki halin önünde müstakil, betonarme, altında izbe olan bir evi pertev gökbudak tan yirmiüçbin beşyüz liraya satın aldık.

Babam Belediye dükkanlarında berberlik yapıyorudu. Belediyeye ait bir tuvalet, kiralamaya verilmiş, büyük onbeş, küçük beş kuruş ücret alınırdı. Bu para o yıllarda iyi para idi. Herkes parayla tuvalete gidemez, bazende büyük yerine küçük parası ödenir, tatlı yalan söylenirdi.Berberde fakir olanlar bir lira, durumu iyi olanlar iki buçuk liraya traş olurlardı. Bahşiş on kuruş, yirmibeş kuruştu..

Evimiz pazar yerine, çarşıya yakın, havluda birde tuvaleti olunca, ayak altında ayak yolu gibiydi.

Alpaslan mahallesi sögütlü sokak o yıllarda ne güzeldi. Meydanbaşı mezarlığı yanından akan koca akar, mevdan başı değirmeninden geçer gelir, bahçelere dağılır, sokakları dolaşarak şimdiki belediye binasının yanından akgöle dökülürdü. Komşular hep birbirini tanır. Çoğu aynı yöreden gelen insanlardı.

Mahallemizde İstanbuldan kızılcaya gelin gelen Gülhanım teyze annemin her daim danışmanı idi. Sıcak sobanın başında, sobada kaynayan çaydanlık, tepsideki kömbe ekmek, içine konan tereyağı tadından yenmezdi.

Dr Mustafa Kurtoğlu belediye başkanı olmalı.

67 yılında evimizin bulunduğu karşı caddede tüm evler, elma bahçeleri talan edildi, istimlak sonucu ilk darbeyi yemişti güzelim ereğli.

Şehrin ortaına kocaman bir hal binası yapılıyordu. Yazık oldu. Şimdilerde hal şehrin ortasında, bu işlevini yapamaz oldu.

Keşke uzağı görseler di. Adana yolu üzerine yapsalardı. Ne öngörüsüzlük.

Köyden gelen aynı gün dönemezse, üç beş kuşak akrabalar bizde gecelerdi. Misafir baş köşede, çocuklar hep beraber yanyana serilmiş yer yataklarında kapıya yakın yerlerde yatarlardı. Zavallı analar hangi yatapın bir köşesine kıvrılır yatardı..

Çok misafirimiz olurdu, anam güler yüzlü, tatlı dilli bir ümmü gün görmüş kadındı.

Bir kış günü babam eve uzajtan akrabamız arkadaşı ramiz ağayı getirdi. Konyak üşütmeye iyi gelir, kafa demlemek için içilirdi. Tek odada soba kömürlü, o zamanlar fındık kömürü derdik, kok kömürü gürül gürük yanardı.

Bir ara bana ramiz ağa yarım bardaj konyak içirdi. Başladım hoplayıp zıplamaya, içimi ateş kavradı, ateşimden bir türkü çağırdım, anam telaşlandı çocuk aklını oynattı diye. İlk defa cesurca iki büyük niğmetim var biri anam biri yarim türküsünü söyledim. Yaşım on gibiydi.

O zamandan beri söylerim.

Evimiz Abdurrahim ilkokuluna yakındı. Neden Dumlupınar ilkokuluna yazılmışım bilmiyorum. Dumlupınar bize uzaktı, servis yoktu, kış çoktu.

O zamanlardan başlamıştı kadersiz oluşumuz, itilip kakılışımız, babam Menderesci, adaletci idi. Prensipleri dürüstlük, adaletli idi.

Velhasıl kelam her saat kalabalık bir ev, kalabalık sofralarda, çocuklar gibi şendik.

Mahallemiz de, sokağımızda çok mutlu idik...

Bu Haber Hakkında Ne Söylemek İstersiniz?

UYARI: T.C. kanunlarına uymayan, konuyla ilgisi bulunmayan, hakaret içeren, inançlara saldıran, şiddete teşvik eden ve tamamı büyük harfle yazılan yorumlar onaylanmamaktadır.

Güvenlik Kodunuz 80623

Kullanıcı Adı

 
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİRx
“PEDAL KAFE İÇERİK GELİŞTİRME ÇALIŞTAYI” RAPORU YAYINDA
“PEDAL KAFE İÇERİK GELİŞTİRME ÇALIŞTAYI” RAPORU YAYINDA
KONYA’DA BASIN MENSUPLARINA İLK YADIM EĞİTİMİ VERİLİYOR
KONYA’DA BASIN MENSUPLARINA İLK YADIM EĞİTİMİ VERİLİYOR