Merhaba sevgili okuyucularım. Sizleri sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Bir önceki yazımda değinmiş olduğum bilinçaltı kurgulama yöntemlerini tarihsel süreçteki bazı örneklerinden bahsederek somutlaştıracağım.
Özellikle geleneksel medyanın( gazete ve roman gibi) hâkim olduğu dönemlerde bu medya araçları yoluyla doğrudan ve dolaylı olarak iletilmek istenen mesajlar ve bu mesajlardaki gizli içerikler muhataplarına ulaştırılmıştır. Böylece gerekli olan çalışmalar revize edilerek çoğaltılmıştır. 19. Ve 20. Yüzyılın ilk çeyreğindeki birinci dünya savaşı ve sonrasındaki zaman diliminde bu çalışmaların temeli atılmaya başlanmış olup günümüze kadar çok etkin bir şekilde her türlü medya aracını kullanarak çalışmalar yapılmış ve yapılmaktadır. Birinci ve ikinci dünya savaşında yoğun bir şekilde kullanılan bu teknik ve taktikler maalesef başarıya ulaşmış ve milyonlarca insanın ölümüne neden olmuştur.
Peki, bu çalışmalar kimler tarafından ve niçin yapılmış ya da yaptırılmıştır. Bu bağlamda bakıldığında bu işte göze batan ülke İngilteredir. Ve bu ülkede bulunan Tavistock Enstitüsüdür(Yuvarlak Masa). İncelendiğinde bir düşünce kuruluşuymuş gibi görünen enstitüde, psikolojik harp ( bilinçaltı kurgulama başta olmak üzere) unsurları üzerine çalışan, psikolog, ekonomist, yazar ve istihbaratçı gibi birçok uzman görev almaktadır. Bu ve bunun gibi dünyada birkaç merkez vardır. Ve bu merkezlerin tamamı bilinçaltı kurgulama yöntemlerini ellerinde bulundurdukları medya aracılığı ile devletlere ve toplumlara karşı bir silah olarak kullanmaktadırlar. İngiliz istihbarat teşkilatı MI6 dünya da bahsedilen enstitü ile işbirliği çerçevesinde bilinçaltı kurgulama yöntemlerini kullanan bir teşkilattır. Bunun en bariz örneği; İngiliz deniz istihbarat çalışanı olan Ian Flemingtir. Hepimizin bildiği dünyaca ünlü James Bond romanı, MI6 gözetiminde Tavistock Enstitü de Ian Felminge yazdırılmıştır. Ve ne ilginçtir ki ilk macerası Türkiyede ve İstanbul da geçmektedir.
Ian Fleming romanını yayımlamadan hemen önce kendisi İstanbulda bulunmuş ve 6-7 Eylül 1955 tarihinde gerçekleşen olayları yalan haber ve bilinçaltı kurgulama ile gerçekleştirmiştir. 6-7 Eylül olaylarının içeriği şu şekildedir: 6 Eylül 1955 tarihinde İstanbul Ekspres gazetesinde Atatürkün evinin bombalandığına dair ortaya atılan provakatif yalan haber ile bir kısım halkı azınlıklara karşı kışkırtmışlardır. Ve bu olaylar 1960 darbesine zemin hazırlamıştır. Bu tarihte ne ilginçtir ki tam da İngiltere ve Türkiyenin Kıbrıs müzakerelerine başladığı tarihtir. Görüldüğü gibi MI6 (Tavistock Enstitü rehberliğinde) bariz bir şekilde ajanıyla(Ian Fleming) Türkiye üzerinde kirli bir oyun oynamaya kalkmış daha sonra da marifetmiş gibi James Bond romanını yazdırarak bilinçaltı kurgulama yöntemini kullanmıştır.
Buna diğer bir örnek ise Aldous Huxleydir. Huxleyin ; Cesur Yeni Dünya romanı da, Tavistock Ensititü(Yuvarlak Masa) gözetiminde yazdırılmıştır. Romanın içeriğinde, Tek dünya devleti, uyuşmuş bireyler ve bunları yöneten sözüm ona elit kişiler vardır. Roman da hiçbir şekilde düşünemeyen, tarih bilinci silinmiş, eğlence ve cinsellikle uyutulan bir toplum modeli anlatılır. Eğer bu döngünün dışında hareket edecek olan olursa, o kişiye de soma isimli bir uyuşturucu madde verilerek düşünmesi ve bilinçlenmesi engellenmektedir. İşte görüldüğü gibi tek dünya devleti düşüncesi bir roman yoluyla anlatılmış, insanların bilinçaltına işlenmeye çalışılmış ve insanlara empoze edilmiştir. Aldous Huxley ise, Herbert George Wells tarafından yetiştirilmiş olup onun fikirlerinden etkilenmiştir.
Peki, H.G. Wells kimdir? H.G Wells Yuvarlak Masa üyesidir. Bu kuruluş Tavistock Enstitünün temellerini atmıştır. Tek dünya devleti ve beyin kontrolü fikirlerini ortaya atmış ve bu konularda İngiliz istihbaratına hizmet vermiştir. Wells, Zaman makinesi romanında; uyuyanlar daha da uyutulacak, belki bir kısmı imha edilecektir, kalanların şekilleri değiştirilecek diye ifadelerde bulunmuştur. Yine İngiliz istihbaratı adına çalışan bir diğer yazar ise George Orwelldır. Kendisini dünyaya tanıtan iki kitabı vardır. Bunlardan ilki Hayvan Çiftliği(Animal Farm) diğeri ise 1984 isimli kitaptır.
Orwell; Hayvan Çiftliği kitabında başka bir dünyanın mümkün olmadığını, özgürlük ve eşitlik peşinde koşmanın, adalet istemenin boş bir çaba olduğu mesajını vermektedir. Yine bu kitabında yoksulları hayvanlara(tüm insanları tenzih ediyoruz)benzetmiş ve onları bilinçsiz hayvanlar olarak nitelemiştir. Hayvanlar gibi yoksulların da sömürülmeye mahkûm olduğunu iddia etmiştir. 1984 kitabında ise bilinçaltı kurgulama yöntemlerine atıfta bulunarak tek dünya devleti fikrini empoze etmiştir.
Görüldüğü üzere yukarıda bahsi geçen ve perde arkasında kimlerin olduğunu açıklamaya çalıştığım geleneksel medya örneklerinden olan kitaplar özellikle bazı yazarlara yazdırılmış ve yazdıranların kendi ideoloji ve hedefleri bu romanlar üzerinden(Hayvan Çiftliği –George Orwell, Aldous Huxley-Cesur Yeni Dünya, Zaman Makinesi –H.G. Wells)tüm insanlığa ve özellikle genç nesillerin zihinlerine empoze edilmeye çalışılmıştır.
Bu yöntemler günümüzde teknolojinin gelişmesiyle birlikte özellikle sosyal medya, sinema ve dizi sektörüyle daha da yoğun ve etkili bir hale gelmiştir. Hangi tür medya olursa olsun kaynağını çok iyi tespit etmek ve içinde barındırdığı ideoloji ve hedefi görmek gerekir. Bu nedenle başta kendimiz olmak üzere tüm insanların ve özellikle genç nesillerin bu konuda bilinçlenmesi çok önemlidir.
Bu konuyla ilgili bilgilendirmeleri yapmaya bir sonraki yazımda devam edeceğim İnşaAllah.
Asel UÇAK
Araştırmacı-Yazar
Yasin çınar
2 Nisan 2021 CumaÇok güzel tespitlerin yapıldığı yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. hangi tür medya olursa olsun kaynağını çok iyi tespit etmek ve içinde barındırdığı ideoloji ve hedefi görmek gerekir. bu nedenle başta kendimiz olmak üzere tüm insanların ve özellikle genç nesillerin bu konuda bilinçlenmesi çok önemlidir. bu cümlenizde de belirttiğiniz gibi bilinçlenmemiz çok önemli. bir sonraki yazınızı sabırsızlıkla bekliyorum.
Arıf bulur
16 Mart 2021 Salıİnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. kabil midir ki; bu kitlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça göklere yükselebilsin?” ulu önder mustafa kemal atatürk
Arıf bulur
16 Mart 2021 Salıİnsan topluluğu kadın ve erkek denilen iki cins insandan mürekkeptir. kabil midir ki; bu kitlenin bir parçasını ilerletelim, ötekini ihmal edelim de kütlenin bütünlüğü ilerleyebilsin? mümkün müdür ki; bir cismin yarısı toprağa zincirlerle bağlı kaldıkça göklere yükselebilsin?” ulu önder mustafa kemal atatürk
Bahar erdal
14 Mart 2021 PazarBarborostan selam. zevkle takip ediyorum. kalemine sağlık
Yusufoncl
13 Mart 2021 CumartesiÖzenle hazırlanmış bu yazısınız için teşekkürler.
Akif kocabaş
13 Mart 2021 CumartesiZevkle okuyoruz devamını bekliyoruz
Ufuk
12 Mart 2021 CumaEymen
12 Mart 2021 CumaÇok teşekkür ediyorum çok faydalı ve bilgilendirici bir yazı olmuş inşallah devamını diliyorum
Mehman abbasov
12 Mart 2021 CumaAleyküm selam değerli kardeşim maşaallah allah etkili kılsın inşaallah
Angel
12 Mart 2021 CumaHakan uyar
12 Mart 2021 CumaVerilen örneklemeler güzel
Ayşegül bozan
12 Mart 2021 CumaKonu biraz daha açılabilirdi
Akif kocadağ
12 Mart 2021 CumaTebrikler
Hülya
12 Mart 2021 CumaAsel uçak hanım, değerli fikirlerinizi dikkatle okuyorum. bir sonraki yazınızı da sabırsızlıkla bekliyorum.
Gökmen
12 Mart 2021 CumaÇok faydalı ve bilgilendirici bir yazı olmuş. özellikle çok önemli eserlermiş gibi bize sunulan eserlerin perde arkasını görmek açısından faydalı bilgiler. teşekkür ederiz. emeğinize sağlık.